"Dink Davası, Bizim Davamız"

Hrant Dink davasının bugünkü duruşmasına katılan eski DTP eşbaşkanları Türk ve Tuğluk, BDP milletvekili Birdal ile yönetmen Önder, cinayetinin gerçek faillerinin "gözden kaçırılmaya, unutturulmaya" çalışıldığını söylediler. Tuğluk, "Bir kardeşimizi kaybettik. Bu dava bizim davamız, bir insanlık davası" dedi.

Berivan Tapan

Hrant'ın Arkadaşları, Dink cinayeti davası öncesinde, bugün Beşiktaş meydanındaydı. bianet Dink için adalet nöbeti tutan eski Demokratik Toplum Partisi (DTP) eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekili Akın Birdal ile sanatçı Sırrı Süreyya Önder'le konuştu.

Türk, Dink davasını izleyeceklerini belirterek "Farklı kültürlerin inkar edildiği bir ülkede kimlik ve insanlık mücadelesi için çaba gösteren insanların cinayetlerle ortadan kaldırılmasını protesto etmek ve bu mantığı mahkum etmek için buradayız" dedi.

Türk, bu arada gazetecilerin sorusu üzerine milletvekilliğini geri almak için TBMM'ye başvuracaklarını da söyledi.

"Anayasada değişiklik gerçekleşti. Yeni düzenleme 'parti kapatılsa bile milletvekili düşmez' diye. Biz de bir çalışma başlattık. BDP Milletvekili Hasip Kaplan, bu konuda TBMM Başkanlığı'na başvuracak. Bakalım, 'yasaları değiştirdik' diyenler uygulamada nasıl bir karar verecek, göreceğiz."

Tuğluk da "Bu dava bizim davamız. Bu dava, bir insanlık davası" dedi. Tuğluk, mahkemenin bir tiyatroya dönüştürüldüğünü ifade edereksözlerini şöyle tammaladı:

"Bir kardeşimizi, yoldaşımızı kaybettik. Bu cinayeti gerçekleştirenler bulundu ama geri planındaki zihniyetin açığa çıkarılmasında hiçbir gelişme yaşanmıyor."

Birdal: "Dink davası, kilit bir dava"

Birdal, cinayetin gerçek faillerinin "gözden kaçırılmaya, unutturulmaya, saklanmaya çalışıldığını" söyledi.

Davanın "Türkiye'nin geleceğinin sınavı olan kilit bir dava" olduğunu belirten Birdal "Hrant'ı insan hakları, barış savunucusu, gazeteci, Ermeni kimlikleriyle hatırlamak, unutturmamak gerekiyor" dedi.

Yönetmen Sırrı Süreyya Önder ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Türkiye'yi mahkum ettiği kararın ardından yargılama sürecinde bir değişiklik bekleyip beklemediği sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bu kararın ardından değişik bir şey olacağının emarelerini daha önce görürdük. Ama devlet kol kola girip bu işi imha etme, unutturma, çarpıtma peşinde. Bizler yüksek sesle, toplumsal bir itiraz geliştirmezsek bu dava böyle gider." (BT)