Operasyona Kınama, "Cemaat Medyası"na KCK Eleştirisi

Diyarbakır merkezli Özgür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC), Zaman gazetesi ve Samanyolu Yayın Grubu’na yönelik polis operasyonunu, geçmişte bu medya organlarının KCK Basın Davaları’nı yansıtma tarzını eleştirmekle birlikte kınadı.

Operasyonlar gerçekleşmeden önce olası bir gözaltı furyasına karşı tepki gösteren ÖGC, Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç’ın “Umuyorum bu yaygınlıkta bir operasyon yapılmaz” yönündeki sözlerin söz konusu hazırlıkları doğrular nitelikte olduğunu kaydetti.

“Bize karşı tahrik edici yayınları olduysa da...”

Açıklamada, “Cemaat medyasının Kürt basınına yönelik bu tahrik edici ve nefret içeren rolüne rağmen kendilerine operasyon yapılacak olmasını mazur görmüyor ve herkesten önce üye ve çalışanlarımızı mağdur etmiş bu kesime yönelik operasyon yapılacak olmasına, bu kesimlerin bu olumsuz rollerine rağmen “dur” diyoruz” denildi.

Kürt medyasından 35 çalışan tutuklandı

Cemiyet, Kürt medyasına yönelik operasyonda Cemaat medyasını “bizzat psikolojik algı yaratmak ve hükümeti yönlendirmek” ile suçladı. 20 Aralık 2011 tarihinde Dicle Haber Ajansı, Azadiya Welat ve Özgür Gündem olmak üzere Kürt medyasının 46 çalışanı “KCK Medya Komitesi’yle bağlantılı oldukları iddiasıyla gözaltına alınmış, 35’i tutuklanmıştı.

İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde halen süren yargılamada son tutuklular Ramazan Pekgöz, Nurettin Fırat, Turabi Kişin, Yüksel Genç, Davut Uçar, Ertuş Bozkurt ve Mikail Barut üç yılı aşkın bir süreyi hapiste geçirdikten sonra Mayıs ayında tahliye edilmişlerdi. Dosya, son olarak Anayasa Mahkemesi'ne taşındı. 

“Mağduriyetler yeni mağduriyetlerle ortadan kalmaz”

Açıklamada, neden bugün operasyonlara karşı çıkıldığı da şöyle belirtiliyor: “Çünkü, düşünce ile mücadele yolunun anti demokratik, baskı ve güce dayalı değil yine düşünce ile yürütüleceğini düşünüyoruz. Çünkü geçmişte yaratılan mağduriyetler yeni mağduriyetlerin yaratılmasıyla ortadan kalkmayacağını biliyoruz. Bu açıdan iktidarı bir kez daha bu tür demokratik olmayan ve geçmişte bizzat muhatabı olarak deneyimlediğimiz bu tür baskıcı yaklaşım ve tutumlardan vazgeçmeye çağırıyoruz.” (EÖ)