Yunanistan parlamentosunda 7 Şubat’ta kabul edilen Vakıflar Yasası'nı Doç. Dr. Elçin Macar ve Batı Trakya’da yayınlanan haftalık Trakya’nın Sesi İnternet gazetesinin sahibi Abdülhalim Dede’yle konuştuk.
Yunanistan hükümetinin Batı Trakya’daki Müslüman/Türk azınlığı çözmeye ve asimile etmeye çalıştığını söyleyen Dede, PASOK Partisi Rodop milletvekili Ahmet Hacıosman’ın Kamu Düzeni ve Adalet Bakanlığı Komisyonu’nda yaptığı konuşmaya da atıf yaparak yasayı şu noktalarda eleştiriyor:
Doç. Dr. Macar, iki ülkede de azınlıkların bir güvenlik sorunu olarak algılandığını vurguladı:
“Bu algı özellikle Kıbrıs sorunu bağlamında 1960’larda güçlendi. 1960’ların ortalarında her iki ülkede de azınlıklarla ilgili önemli kararlar alındı. Bunlar hukukdışı kararlardı. İnönü hükümeti 1964 yılında Yunanistan vatandaşı olan Rum cemaati üyelerinin mallarını ve paralarını kararnameyle bloke etti ve bu insanları sınırdışı etti. Ailelerini de sayarsak Rum cemaati birden 40 bin kişi azaldı. Yunanistan’daysa Türkiye’deki Azınlık Tali Komisyonu’nun muadili kabul edilebilecek Trakya Eşgüdüm Komitesi kuruldu ve Batı Trakya’da Yunan unsurunun desteklenmesi ve artırılması için çalışıldı.”
Macar ayrıca iki ülkenin de kendi vatandaşlarına hukuka aykırı biçimde mütekabiliyet ilkesini uyguladığına dikkat çekti:
“Azınlıklar konusunda önemli bir gelişme de 1980’lerin başında yaşandı. Bülent Ulusu hükümeti döneminde Türkiye ve Yunanistan vakıflardan aldıkları vergileri kaldırmak konusunda anlaşmaya vardı.
"Anlaşma uyarınca Yunanistan Batı Trakya’daki Müslüman/Türk vakıflarının vergilerini kaldırırken Türkiye de sadece Rum vakıflarının vergilerini kaldırdı. Yani mütekabiliyet ilkesi gözetildi. Elbette diğer azınlıklar bu uygulamaya tepki gösterdiler.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından önceki gün (26 Şubat) onaylanan ve dün Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Vakıflar Kanunu’na ilişkin tartışmalarda, muhalefetin öne sürdüğü argümanlardan biri de yasada Yunanistan’daki Müslüman/Türk vakıflarına yönelik düzenlemelerin dikkate alınmadığı, dolayısıyla mütekabiliyet ilkesi göz ardı edilerek gayrimüslimlere haddinden fazla imtiyaz tanındığıydı.
Prof. Dr. Baskın Oran ise bir devletin kendi vatandaşlarına karşı mütekabiliyet ilkesini ileri süremeyeceğini belirterek Lozan’da Türkiye ve Yunanistan’a kendi azınlık vatandaşlarını korumak üzere “paralel yükümlülük” getirildiğini hatırlatmıştı. (KM/TK)