Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Gezi Davası mahpuslarını Silivri ve Bakırköy Cezaevlerinde ziyaret etti. Kılıçdaroğlu ziyaretten çıkışta habercilerle, Gezi yargılaması ve davada hüküm giyenlerle ilgili düşüncelerini paylaştı.
Kılıçdaroğlu kameralara "Osman Kavala ve Tayfun Kahraman'ı ziyaret ettik. Şimdi az önce Çiğdem Mater ve Mine Özerden 'e uğradık. Önce şunu ifade edeyim. Hakkında soruşturma açıldığını duyduğu anda Çiğdem Hanım yurt dışından geldi. 'Soruşturma var. Hakkımda dava açılıyor. Eee ben de gidip çıkacağım. Çünkü hiçbir suçum yok' diye. Fakat yurt dışına kaçma şüphesi var diye tutuklanıyor." dedi.
Kılıçdaroğlu Çiğdem Mater'in tutuklanma sürecini "Böyle bir adalet anlayışını dünyanın hiçbir demokrasisinde göremezsiniz." diye özetledi.
" 'Hakkında soruşturma var, 'geliyorum, aklanacağım' diyor. 'Niye kaçayım ben? Zaten yurt dışındayım.' Ama geliyor buraya, yargıç 'hayır sen kaçabilirsin' diye tutukluyor. Bunu anlamak mümkün değil. Böyle bir kararın alınabilmesi için yukarıdan yargıca bir talimatın verilmesi ve o talimatın gereğinin de yargıç tarafından yerine getirilmesi gibi bir sonucu ortaya çıkarıyor. Yanlış olan da bu zaten."
CHP lideri hukuksuzluğun güçler ayrılığının ortadan kalkmasıyla başladığıını vurguladı.
"Demokraside yasama, yargı ve yürütmenin bağımsız olması lazım. Birbirini denetlemesi lazım. Ama şimdi güçler ayrılığı yok. Güçler birliği var. Bir kişi emrediyor, hakim ona uyuyor. Bir kişi emrediyor, yasama organı ona uyuyor." diyen Kılıçdaroğlu bu tablonun "demokrasiler açısından son derece tehlikeli" olduğunun altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, "Türkiye 'nin bu tablodan çıkması"nın önemi üzerinde durdu.
"Türkiye bu tablonun içinde kaldığı sürece demokrasi olmayacaktır. Insanlar geleceğe güvenle bakamayacaklardır. Pek çok sorunu hep birlikte yaşayacağız. Insanlar düşüncelerini özgürce ifade edemeyeceklerdir. Televizyonlar, radyolar, gazeteler, internet siteleri, bağımsız yayın yapamayacaklardır. Dolayısıyla daha karamsar bir tablo ortaya çıkacaktır." dedi.
CHP Genel Başkanı "adaletin ülkeye yeniden gelmesi, adaletin yeniden inşa edilmesi, insanların huzur içinde evlerine gitmeleri, karınlarını doyurmaları, geleceğe güvenle bakabilmeleri, bir haksızlık olduğu zaman da haksızlık karşısında rahatlıkla düşüncelerini ifade edebilmeleri"nin başlıca arzuları olduğunu dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, sürecin "haksızlığa karşı sesini çıkarmayan bir toplum yaratma"ya vardığına işaret etti: "Bu son derece tehlikelidir." dedi.
Kılıçdaroğlu Bakırköy Cezaevi önünden ayrılmadan önce son olarak yargıçların " hiçbir etki altında kalmadan [...] vicdani kanaatleri ve hukukun üstünlüğü ilkesine uyarak karar vermeleri[nin]" en büyük arzusu olduğunu dile getirdi ve "içeride kalan haksız yere tutuklanan, gözaltına alınan kim olursa olsun onların yanında olmaya ben ve arkadaşlarım onların yanında olmaya devam edece[klerini]" söyledi.
(AEK)