Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında düzenlediği basın açıklamasında İçişleri Bakanlığı'na yönelik saldırı sonrasında başlatılan hava harekatları ve Filistin-İsrail çatışmasına yönelik yorumlarda bulundu.
Erdoğan Suriye'nin kuzeydoğusuna yönelik hava saldırılarında 162 kişinin öldürüldüğünü ve bunların hepsinin terörist olduğunu, "imha edilen hedeflerin" "teröristlerce kullanılan tesisler, terörün gelir kaynak ve yetenekleri" olduğunu iddia etti.
Erdoğan "1 Ekim'den bugüne Hava Kuvvetlerimizin harekatları ve ateşle taarruz neticesinde teröristlere ait toplam 194 hedef imha edildi. Operasyonlarımız sonucunda 162 terörist etkisiz hale getirildi." dedi ve ABD'den şikayet etti.
"Her operasyonumuzda olduğu gibi son harekatta da en büyük sorunu DEAŞ bahanesiyle terör örgütüne destek veren müttefikimizle yaşadık." dedi. ABD üssü üzerinde vurulan MİT SİHA'sı için de "Hiç şüphe yok ki bu olay milli hafızamıza kaydedilmiştir ve vakti saati geldiğinde gereği muhakkak yapılacaktır." şeklinde konuştu.
Kuzeydoğu Suriye'deki IŞİD katliamlarına yönelik halk protestolarına saldırılması sonucunda çoğu HDP seçmeni veya yerel yöneticisi onlarca insanın ölümüyle sonuçlanan 6-8 Ekim olaylarından ötürü, HDP'yi suçlamaya devam eden Erdoğan "PKK'yı terör örgütü olarak tanıyan her ülkenin bu örgütün farklı isimle faaliyet gösteren yapılarını da aynı kapsama alması hem hukuki hem ahlaki bir yükümlülüktür. PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin şu anda cezaevinde bulunan eski genel başkanının ve yönetiminin çağrısıyla bundan tam 9 yıl önce yaşanan hadiseler bile tek başına böyle bir tavrı gerekli kılar." diyerek ABD'yi HDP'ye karşı tutum almaya çağırdı.
Erdoğan, Filistin Sorunu'nun Osmanlı Devleti'nin Arap topraklarını terk etmek zorunda kalmasından doğduğunu iddia etti: "Maalesef bu bölge Birinci Dünya Savaşı'nın ardından orayı terk etmek zorunda kalmamızla birlikte kanın, gözyaşının, gerilimin, çatışmanın, işgalin eksik olmadığı bir yere dönüştü." diye konuştu.
Erdoğan "Sorunların bu kadar derinleşmesinde elbette uluslararası toplumun Filistinlilere verdiği sözleri yerine getirmemesinin de çok ciddi payı vardır. Birleşmiş Milletlerin (BM) ve diğer uluslararası kuruluşların Filistin'le ilgili aldığı kararların neredeyse hiçbiri uygulanmadı." dedi. Kendi tutumlarını şöyle açıkladı:
Türkiye olarak bizim bu konudaki tavrımız en başından itibaren nettir. 1949 yılından beri İsrail devletini tanıyoruz ve kimi zaman kesintiye uğrasa da diplomatik ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Bununla birlikte 1967 sınırlarında, başkenti Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğine inanıyoruz.
"Filistin halkını sürekli taciz ederek, can ve mal güvenliğini hiçe sayarak, evlerine ve arazilerine el koyarak, altyapısını tahrip ederek kalkınmasına engel olarak bölgedeki sorunun çözülemeyeceği açıktır. Böyle bir yaklaşım sadece derinleşen huzursuzluğun yol açtığı çatışmaların artmasına, her iki tarafın da sürekli kanının dökülmesine, nihayetinde de barış arayışlarının hep hüsranla sonuçlanmasına yol açar." diyen Erdoğan karşılıklı tırmanan şiddete yönelik tutumlarını da "Bugün hiçbir ayrım yapmadan, inancına, kökenine bakmadan, insanı bu şekilde savunuyoruz. İsrail güvenlik güçlerinin ve illegal yerleşimcilerin Filistinlilere uyguladığı baskıya, zulme, yargısız infazlara, can ve mal tehdidine de nasıl karşıysak, İsrailli sivillere yönelik rastgele eylemlere de aynı şekilde karşıyız." diyerek açıkladı.
Erdoğan "İsrail yönetiminden Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarına yönelik bombardımanlarını, Filistinlilerden de İsrail'deki sivil yerleşimlere yönelik tacizlerini durdurmalarını" itedi.
"Türkiye olarak tarafların talep etmesi halinde esir takası dahil her türlü arabuluculuğa hazır olduğumuzu belirtmek isterim." diyerek "Gazze halkının ihtiyaç duyacağı insani yardım malzemelerinin tedariki konusunda da gerekli hazırlıkları yaptıklarını" aktardı.
(AEK)