"Norveç Helsinki Komitesi: İnanç Özgürlüğü Girişimi"nden Mine Yıldırım bugün açıklanan demokratikleşme paketini bianet’e değerlendirdi.
Paketin inanç özgürlüğü konusunda köklü bir iyileştirme getirmediğini vurgulayan Yıldırım, pakette atılan adımların hükümetin çözmek istediği konularda olduğunu belirtti.
“Keşke seçilen bazı konularla sınırlı kalmasaydı ve Türkiye'de herkes için düşünce, inanç ve din özgürlüğünü uluslararası insan hakları hukukuyla uyumlu olacak şekilde güvence altına alacak bütüncül bir yaklaşıma sahip bir inanç özgürlüğü yasası çıkarılması düşünülseydi.”
Demokratikleşme paketini beklentileri karşılamaktan uzak olarak değerlendiren Mine Yıldırım’ın pakete dair saptamaları ve eleştirileri şöyle:
“Mor Gabriel Manastırı arazisinin iadesi olumlu bir gelişme olsa da, bunun nasıl yapılacağı önemli.
“Örneğin Kadastro Kanunu'nda yer alan ve sorunun kökenindeki madde değiştirilecek mi, yoksa özel bir düzenleme mi yapılacak?
“Birincisi yapılacak olsa, benzer sorunların yaşanması önlenmiş olur. İkincisi yapılacak olursa, sadece Mor Gabriel'e özel bir iyileştirme olur.”
“Kamu kurumlarında başörtüsü yasağının kalkmış olması, uzun zamandır dile getirilen bir talebe cevap niteliğinde. Kamu kurumlarında herkes için din veya inanç özgürlüğünün güvence altına alınması sağlanmalıdır.”
“Nefret suçlarına yönelik adım ve Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu umut veriyor ama nasıl düzenleneceğini görmek gerekiyor.”
“Norveç Helsinki Komitesi: İnanç Özgürlüğü Girişimi olarak Türkiye'de inanç özgürlüğü hakkına ilişkin olarak yayınladığımız Ocak-Haziran 2013 Türkiye'de İnanç Özgürlüğü Hakkını İzleme Raporu’nda ancak cesur kararlar alarak ve bunları kararlılıkla uygulayarak çözülebilecek birçok sorunu ortaya koyuyoruz. Sorunların başında din veya inanç özgürlüğünün tüm unsurlarıyla korunmaması geliyor.
“Bunun en tipik örnekleri vicdani ret hakkının tanınmaması ve din görevlisi yetiştirmek amacıyla okul açılmasının önündeki engeller. Heybeliada Ruhban Okulu bunun bir örneği ancak sorun birçok inanç grubu için önemli bir sorun.”
“İkinci konu ise, devletin tarafsızlığı konusunda önemli aksaklıklar yaşanması. Cemevlerinin ibadet yeri olarak tanınmaması, Bahailik ve Yehova'nın Şahitliği'nin din olarak tanınmaması bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görüşünün dikkate alınması bazı örnekler.
“Pakette cemevlerinin ibadet yeri olarak tanınmasına yönelik bir açılımın yer almaması ve Diyanet İşleri Başkanlığı konusunda herhangi bir demokratikleşme adımı bulunmaması büyük eksiklik.”
“AİHM'nin din veya inanç özgürlüğü konusunda inanç özgürlüğüyle ilgili olarak alınmasını beklediği genel önlemlerle ilgili adımlar da eksik.
“Çocuğun inanç özgürlüğü ve ebeveynlerin çocuklarını kendi inançları doğrultusunda yetiştirme haklarına bir müdahale oluşturan zorunlu din kültürü ahlak bilgisi derslerine ilişkin olarak yine herhangi bir düzenleme yer almıyor pakette.
“AİHM nüfus cüzdanındaki din hanesinin kaldırılmasının gerekliliğini Sinan Işık Türkiye davasında söylemişti. Ancak bu konuda da bir adım yok.
“Tabii vicdani ret hakkıyla ilgili birçok mahkumiyet olmasına karşın bu konuda da bir adım yok maalesef.” (YY)