Bilgi Üniversitesi'nden 100 akademisyen, Ermeni Soykırımı: Kavramlar ve Karşılaştırmalı Perspektifler konferansının üniversitede yapılmasının engellenmesine tepki gösteren bir açıklama yayımladı. Bilgili akademisyenler olarak aynı konuda ve Bilgi’de yeni bir akademik toplantı düzenleme sürecine girdiklerini belirtti.
Bilgi Üniversitesi'nde University of California Los Angeles (UCLA), İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Tarih Vakfı’nın ortaklaşa gerçekleştirmeyi planladığı konferans, üniversitenin engellemesi nedeniyle iptal oldu ve 26 Nisan’da aynı isimde Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenecek.
Açıklamada, bu konferansın bütün hazırlık ve başvuru sürecinde şimdiye kadar diğer akademik konferanslar için uygulanan prosedürler izlenmiş olmasına rağmen ve eğer bir eksiklik görüldüyse bu eksiklikleri tamamlamak için yeterince süre varken, Bilgi’de yapılmasının engellenmiş olmasını derin bir üzüntü ve kaygı ile karşıladıkları belirtildi.
Hatırlanacağı gibi 2005'te Türkiye’de bu konuda ilk eleştirel konferans olan ve Boğaziçi, Bilgi ve Sabancı üniversiteleri işbirliği ile düzenlenen “İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları” başlıklı konferansın Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması idari mahkeme kararı ile engellenmişti.
Açıklamada, o dönem Bilgi Üniversitesi'nin akademik ve demokratik özgürlükleri korumak adına ve birçok risk üstlenerek bu konferansın Bilgi’ye taşınarak gerçekleştirilmesini sağladığı hatırlatarak 10 yıl sonra tersine bir göç yaşamak zorunda kalınması eleştirilerek Bilgi Üniversitesi Yönetimi'nin almış olduğu tavır, maalesef akademik özgürlüklerden yana değil, hâkim öğretinin dayattığı sınırlardan yana olmuştur" dendi.
"Bu konferansın engellenmesine yönelik baskının, ABD'deki kimi derneklerden kaynaklanarak üniversitemizin uluslararası idari mekanizmaları üzerinden üniversitemize ulaştığı yönündeki iddianın açıklığa kavuşturulmasını, doğru değilse tekzip edilmesini elzem buluyoruz.
"Ermeni Soykırımı ya da başka bir konuda vakıf ya da devlet üniversitelerinde yapılacak herhangi bir akademik faaliyete siyasi, idari veya ekonomik erk sahiplerinin herhangi bir engelleyici müdahalesini akademik ve demokratik özgürlükler açısından kabul edilemez buluyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 27 Mayıs 2014’de Mustafa Erdoğan ve diğerleri davasında belirttiği gibi: “... araştırma ve eğitim özgürlüğü, ifade özgürlüğünü, bilgi yayma, hiçbir kısıtlama olmaksızın araştırma yapma ve doğruları paylaşma özgürlüğünü güvence altına almalıdır (...) Bu özgürlük sadece akademik veya bilimsel araştırma ile sınırlı değildir, aynı zamanda akademisyenlerin araştırma ve profesyonel uzmanlık alanlarında tartışmalı veya benimsenmeyen fikirleri bile özgürce ifade edebilmesine kadar uzanır.” Özetle akademik özgürlük, tam da tartışmalı ve genel kabul görmeyen konuların tartışmaya açıldığı anda en üst düzeyde korumayı gerektirir."
İmzalar (Alfabetik sırayla):