1982
ANAYASASI ( DEĞİŞTİRİLMİŞ)
16 kez 83 madde
değiştirildi.
(değişiklikler
ve tarihleri sol sütunda mavi)
Sol sütundaki kırmızı
ile yazılmış bölümler,
referanduma sunulacak anayasa değişikliği paketinde yer almayan-iptal
edilmiş ibare ve cümleleri gösteriyor.
|
AKP’NİN
ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİ
Mavi ile yazılı
bölümler, mevcut
anayasada yer almayan eklenmiş ibare ve cümleleri;
fonunda kırmızı renk ile gölgelendirilen ibareler ise Anayasa Mahkemesi’nin
iptal ettiği bölümleri gösteriyor.
|
BAZI MADDELERLE
İLGİLİ ELEŞTİREL DEĞERLENDİRME
Anayasa değişikliği
paketi kısmi bir eleştiriye tabi tutulmakta,
çok tartışma yaratan bazı maddeler ele alınmaktadır.
|
X. Kanun önünde
eşitlik
Madde 10 – Herkes, dil, ırk,
renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1
md.) Kadınlar ve erkekler eşit
haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla
yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya
sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları
bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak
hareket etmek zorundadırlar.
|
X.
Kanun önünde eşitlik
Madde 10 – Herkes, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep
ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
(Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.)
Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin
yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu
maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı
olarak yorumlanamaz.
Çocuklar,
yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife
şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak
tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye
veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine
uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
|
X. Kanun önünde eşitlik
Madde 10
FİİLİ EŞİTLİK SAĞLANMIYOR |
- İmzalanan
BM CEDAW (Kadına Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslar arası
Sözleşmesi) Avrupa Birliği uyum yasaları ve Avrupa Konseyi kararlarına
aykırı olarak
- Kadın
-erkek eşitliği sağlama konusunda
“fiili
eşitlik”
ibaresi kullanılmıyor.
- Siyasi partiler kanununun
15. Maddesi korunuyor. Eş başkanlık getirilmiyor.
- Kota
getirilmiyor.
- "Cinsel Yönelim ve cinsiyet
kimliği nedeniyle Ayrımcılık yapılamayacağı" kuralı eklenmiyor.
- YANİ
dışlanmaya ve nefret cinayetlerine maruz kalan lezbiyen, gey, biseksüel,
travesti ve transseksüellerin varlıkları ve hakları tanınmıyor.
- LBGTT
bireylerin vatandaşlık hakları hâkim ve savcıların yorumuna bırakılıyor.
- Bu pakette
Kürt kadınlarına eşitlik değil ayrımcılık var.
- Anadilde eğitimin yasaklanması,
evde kendi dilinde konuşmuş, ilkokula gidince
farklı bir dil öğrenmek zorunda olan kız
çocuklarının önüne yeni bir engel olarak
çıkıyor.
- Eğitim başarısını
engelleniyor, bölgesel eşitsizlik artıyor. Okuma yazma bilmeyen eğitim
görmemiş kadınların eğitim alması
engelleniyor.
- Anadili
Kürtçe olan, Türkçe konuşamayan, Türkçe okuyup yazması
olmayan kadınların kendilerini kamusal alanda ifade etmesi, olanaksız
hale geliyor
- Medeni hal,
ayrımcılık maddesine eklenmiyor
- Fiili eşitliği sağlayacak,
Kadın Erkek Eşitliği Kamu Denetçiliği, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Kurumu, Eşitlik Kurumu, Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu getirilmiyor.
- 2008’de kanun haline
gelen Birleşmiş Milletler Engellilerin Hakları
Sözleşmesi’ne rağmen “özürlü” sözcüğünü
kullanmakta ısrar ediliyor. 61. Maddedeki sakat sözcüğüne dokunulmuyor.
- Birleşmiş
Milletler’in 1979’da imzaya açtığı, Türkiye’nin 85’te bazı
çekincelerle taraf olduğu, Kadınlara Karşı Her Türlü
Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’nin ( CEDAW)“erkekler
ve kadınlar arasındaki eşitliği fiilen gerçekleştirmeyi
hızlandırmak için taraf devletlerin aldıkları
geçici tedbirler, ayrımcılık
şekilde görülemez” diyor.
- 2004’te eşitlik maddesine
“Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin
yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” cümlesi eklendi.
- Bu
ibare, kadınlara pozitif ayrımcılık uygulamasına yeterli hukuki
zemini sağlıyor.
Ancak AKP 2004-2010
yılları arasında cinsiyetler arası
eşitliğin sağlanması ve siyasette eşit temsil için hiçbir adım
atmadı.
- Tam Aksine,
Sosyal güvenlik yasasında yapılan değişikliklerle kadınların
kazanılmış hakları geri alındı. Kadın cinayetlerine zemin sağlayan
tahrik indirimi ceza yasasından çıkarılmadı. Kadına yönelik
şiddet konusunda hiçbir önlem alınmadı.
- 2010 Temmuz ayında
CEDAW Türkiye Gözden Geçirme Oturumu’na sunulan
Kadın Örgütleri Delegasyonu Gölge Raporu’na göre her alanda kadınlara
yönelik ayrımcılık sürüyor.
- Kadınlar yakınları
olan erkekler tarafından namus adına
öldürülüyor, zoraki ve erken yaşta evlendiriliyor, kadınların %19.6’sının
okuma yazması yok, kadınların % 75.4’ü işgücüne katılmıyor,
kentlerde yaşayan kadınların istihdam oranı
%17.6, 155 vali arasında hiç kadın vali yok, kadın belediye başkanı
oranı % 1 bile değil, Eşitlik Çerçeve Yasası
gündemde değil, Siyasi Partiler ve Seçim Yasası
değişmedi.
- Eşitlik
konusunda yeterli adımları atmayan AKP, anayasaya
“Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik
ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz”
ibaresini ekledi
OYSA
- 2004’de
meclis anayasa komisyonunda ana muhalefet partisi (CHP), kadın-erkek
eşitliği görüşülürken, “bu
amaçla alınacak geçici özel önlemler ve yapılacak düzenlemeler
ayırım ve imtiyaz sayılmaz”
cümlesinin eklenmesini istedi.
- Bu
öneri, AKP tarafından, Anayasa hükmünün zaten bunu da içerdiği
gerekçesiyle hem komisyonda ve mecliste
reddedildi.
- 2004’de,
önlemlerin eşitlik ilkesine aykırı
yorumlanamayacağını savunan AKP,
şimdi bu maddeyi büyük bir yenilikmiş
gibi sunarak kadın haklarını istismar ediyor.
|
A. Özel hayatın
gizliliği
MADDE 20. – Herkes, özel
hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga
cümle: 3.10.2001-4709/5 md.)
(Değişik: 3.10.2001-4709/5
md.) Millî güvenlik, kamu düzeni,
suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması
veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden
biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim
kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca
bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri
bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz
ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmi dört saat içinde
görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren
kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden
kalkar.
|
|
|
A. Özel hayatın gizliliği
MADDE 20. – Herkes, özel
hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga
cümle: 3.10.2001-4709/5 md.)
(Değişik: 3.10.2001-4709/5 md.) Millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin
korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak,
usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere
bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili
kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü,
özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili
merciin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına
sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde
açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
Herkes, kendisiyle
ilgili kişisel verilerin korunmasını
isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel
veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini
veya silinmesini talep etme ve amaçları
doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını
öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda
öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir.
Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
|
A. Özel hayatın gizliliği MADDE
20.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ
GÜVENCE ALTINA ALINMIYOR.
- Devlet
özel hayatın gizliliğini korumakla
ilgili olarak yükümlülük altına sokulmuyor.
- Anayasa değişikliği
özellikle son yıllarda kişisel hak ve
özgürlüklere saldırı haline gelen, mahkemelerde delil olarak
kullanılmayacağı tartışmalı video, ses ve görüntü
kayıtlarıyla ortaya çıkan hak ihlalleri
konusunda çözüm getirici değil.
- Kişisel Verileri Koruma
Kanunu Tasarısı’nda, kişisel verilerin işlenmesi
“ bu veriler üzerinde gerçekleştirilen bir işlem ya da işlemler
bütünü olarak tanımlanmakta.
- Anayasa değişikliği
“kişisel verilerin açık rıza dışında işlenmesini, kanunda
belirtilen hallerle sınırlıyor.
- Değişiklik,
yasa koyucuyu “kanunda öngörülen hallerle” ilgili
olarak sınırlamıyor.
- Yani
meclisten çıkacak bir yasa, kişisel verilerin korunması hükmünü
işlevsiz hale getirebilir.
- Sınırlama nedenleri
ya da işlenme hallerinin “özel sınırlama sebepleri
“ olarak yasada açık ve kesin bir biçimde belirtilmiyor.
- Kişisel verilerle ilgili
bağımsız denetleme kurulu oluşturulmuyor.
- BAĞIMSIZ
KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA ÜST KURULU OLUŞTURULMADAN
ÖZEL HAYATIN KORUNMASI HAKKININ KULLANILMASI OLANAKLI DEĞİL.
|
V. Yerleşme ve
seyahat hürriyeti
MADDE 23. – Herkes, yerleşme
ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini
önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı
ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma
ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
(Değişik: 3.10.2001-4709/8
md.) Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, vatandaşlık
ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.
Vatandaş sınır dışı
edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
|
|
V. Yerleşme ve seyahat hürriyeti
MADDE 23. – Herkes, yerleşme
ve seyahat hürriyetine sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini
önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli
kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma
ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın
yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç
soruşturması veya kovuşturması
sebebiyle hâkim kararına bağlı
olarak sınırlanabilir.
Vatandaş sınır dışı
edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.
|
V. Yerleşme ve seyahat hürriyeti
MADDE 23.
ZENGİNLERE
SEYAHAT HÜRRİYETİ SAĞLANIRKEN,
YERLEŞME HÜRRİYETİNDEKİ ANTİ-DEMOKRATİK HÜKÜMLER KORUNUYOR
- 1982 anayasası, vergi
borcunu ve askerlik ödevini vatandaşlık görevi olarak tanımlıyor..
- Değişiklik, askerlik
ödevini yapmayan ya da vergi borcu olanların
idari tedbirlerle yurtdışına çıkması hükmünü
kaldırıyor.
- Pratikte
bu değişiklik, vergi borcu olanlara ve yurt dışına
çıkacak sosyo-ekonomik düzeye sahip olanlara yarayacak.
- Başbakan sermaye-iş
çevrelerine anayasa değişikliğine yeterli destek vermedikleri için
çatarken, bu maddeye değinerek,
“daha ne istiyorlar; vergi borcu olanlar artık yurtdışına rahatça
çıkabilecek” diye konuşuyor
YERLEŞME
ÖZGÜRLÜĞÜ PİYASAYA TABİ
KILINIYOR, KENT VE DOĞA YAĞMASINA KAPI AÇILIYOR
- Romanların Selendi’den
sürülmesi,
- Sulukule’nin, Ayazma’nın
kurban edilmesi, kentsel dönüşüm adı
altında yoksulların kent merkezlerinden sürülmesi
- Baraj bölgelerindeki
yerleşimlerin orada yaşayanların istekleri hilafına boşaltılması,
yerleşimlerin su altında bırakılması,
- Yaşam alanlarının
insansızlaştırılması
- Yerleşme
özgürlüğünün piyasaya tabi kılınması
demek.
YERLEŞME HÜRRİYETİNİ
SINIRLANAMAZ
- Yerleşme
hürriyeti sınırlandırılamaz. Yerleşme ve seyahat
özgürlüklerindeki sınırlamalar temel hak ve
özgürlüklerin özüne dokunamaz
demokratik toplum düzeninin gereklerine ve
ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.
- Yerleşme Hürriyetinin
sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı
ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını
korumak gibi nedenlerle sınırlandırılması, hürriyeti sınırlanan
kişinin-grubun ve kamunun yararı
gözetilecek şekilde yasal sürece tabidir.
- Suç
işlenmesini önlemek amacıyla yerleşme hürriyetini ancak suç kovuşturması
veya soruşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı
olarak sınırlandırılabilir.
|
ana |
|
|
I.
Ailenin korunması
MADDE 41. – (Değişik:
3.10.2001-4709/17 md.) Aile, Türk
toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı
ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının
öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
teşkilâtı kurar.
|
|
I. Ailenin korunması
ve çocuk hakları
MADDE 41. – (Değişik: 3.10.2001-4709/17
md.) Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe
dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı
ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının
öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri
alır, teşkilâtı kurar.
Her
çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça
aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki
kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
Devlet,
her türlü istismara ve şiddete karşı
çocukları koruyucu tedbirleri alır.
|
Çocuk Hakları
MADDE 41.
ÇOCUKLARA KORUNMASI
İSTİSMAR VE ŞİDDETLE SINIRLANDIRILIYOR.
- Türkiye
Toplumu yerine Türk toplumu denilerek, diğer kimlik ve aidiyetler
göz ardı ediliyor.
- Aile kurumunu kadınların,
evli olmayanların, bekâr annelerin, onlardan doğacak
çocukların ve LBGTT bireylerin üstünde baskı
ve yasal yaptırım yaratacak bir norm olarak anayasal güvenceye alıyor.
- AKP’nin paketi,
korunmaya ihtiyacı olmayan ( cinsel istismar,
şiddet, çocuk istismarı) çocuklar için devleti hiçbir ( pozitif)
yükümlülük altına sokmuyor.
- “Çocuklar görüşlerini
serbestçe açıklayabilir ve bu görüşleri kendilerini ilgilendiren
konularda, yaşlarına ve olgunluklarına göre dikkate alınır.
“ ibaresi paketten
çıkarıldı.
- “Kamu veya özel kurum
ve kuruluşlarca çocuklarla ilgili olarak yapılan eylem ve işlemlerde,
çocuğun azamî iyiliği gözetilir”
ibaresi paketten
çıkarıldı.
- Çocuklara
yönelik taciz, tecavüz ve cinsel
şiddetin olağanüstü boyutta olmasına karşın cinsel
istismarın
altı çizilmiyor.
- Uluslararası
Çocuk Hakları Sözleşmesine koyulan
Çekinceler kaldırılmıyor.
- Türkiye’nin
taraf olduğu 1989 tarihli BM Çocuk Hakları
Sözleşmesine göre, on sekiz yaşına kadar her insan
çocuk sayılır ve devlet çocuklara
özel koruma sağlamakla yükümlüdür.
- Çocuk
Hakları Sözleşmesindeki BAZI düzenlemelerin yinelenmesinden ibaret
olan Anayasa değişikliği, bu alanda büyük
bir reform yapılıyormuş, Türkiye’ye
çocuk hakları bu değişiklikle getiriliyormuş
gibi sunuluyor
- Anayasa’nın
çalışma şartlarının düzenlendiği
50. maddesi ( kimse yaşına uymayan işlerde
çalıştırılamaz)
- Yardıma muhtaç
çocukların korunmasını da ele alan 61. maddesi
- Kişinin dokunulmazlığını,
maddi manevi varlığını düzenleyen 17. Maddesi
- YANİ
hükümet, yaygınlaşan şiddet, tecavüz, bakım evleri,
yurtlardaki vahşet ve hapishanelerdeki ve mahkemelerdeki hukuksuzluk,
on binlerce çocuk işçi için önlem almak istese anayasa ve yasalarda
yeterli hukuki zemin var.
- 1991’de
yürürlüğe giren Terörle Mücadele Kanunu, AKP’nin hükümette
olduğu 2006’dan itibaren çocuklar adına ağırlaştırılmış
olarak uygulandı.
- 2005’te TCK da değişiklik
yapıldı. 301 ve 314. Maddelerle hak ve
özgürlüklerinde geriye adım atıldı.
Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü
engellendi.
- Çocuklar
dahil toplantı ve gösterilere katılanlar,
örgüt üyesi olarak ceza alıyor
TAŞ
ATAN ÇOCUKLARLA İLGİLİ YASA YETERSİZ
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ ÇİĞNENİYOR
- Açılan davalar düşmüyor.
Suç vasfı ve verilecek cezalar değişiyor.
- Gösteriye katılmak
ve taş atmak suç olmaya devam ediyor, ancak
bu gösterilerdeki sloganları vb. nedenleriyle
örgüt üyesi olmak veya örgüt propagandası
yapmakla suçlanmıyorlar.
- AMA ;
Çocuklar hakkında yine örgüt üyeliğinden dava açılabilir, ceza
verilebilir.
- Terör suçları
için yapılan soruşturma usulleri uygulanmayacak ve
özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde ( eski DGM)
yargılanmayacaklar.
- AMA ;
Çocuk mahkemelerinde değil, “Normal
yargılama usulleri” ile “Normal
mahkemelerde” yargılanacaklar.
|
B.
Siyasî Partilerin Uyacakları
Esaslar
Madde 69 -
Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları
demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.
Siyasî partiler, ticari faaliyetlere
girişemezler.
Siyasî partilerin gelir ve giderlerinin
amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması
kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin mal
edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu
hususun denetim yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar
kanunda gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine
getirirken Sayıştay’dan yardım sağlar. Anayasa Mahkemesinin bu
denetim sonunda vereceği kararlar kesindir. Siyasî partilerin kapatılması,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açacağı dava üzerine Anayasa
Mahkemesince kesin olarak karara bağlanır.
Bir siyasî
partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü
fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma
kararı verilir.
Bir siyasî partinin 68 inci maddenin
dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden
ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin
işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit
edilmesi halinde karar verilir.
Bir siyasî parti, bu nitelikteki
fiiller o partinin üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu
durum o partinin büyük kongre veya genel baksan veya merkez karar
veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup
genel kurulu veya grup yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği
yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık
içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş
sayılır.
Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara
göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına
göre ilgili siyasî partinin
Devlet yardımından kısmen veya tamamen
yoksun bırakılmasına karar verebilir.
Temelli kapatılan
bir parti bir başka ad altında kurulamaz.
Bir siyasî partinin temelli kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle
sebep olan kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi
Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak beş yıl
süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi
olamazlar. Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk
uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan
siyasî partiler temelli
olarak kapatılır.
Siyasî partilerin kuruluş ve
çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından
kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasî partilerin
ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde
kanunla düzenlenir. |
B. Siyasî
Partilerin Uyacakları Esaslar
Madde 69 -
Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları
demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.
Siyasî partiler, ticari faaliyetlere girişemezler. Siyasî partilerin
gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın
uygulanması kanunla düzenlenir. Siyasî partilerin
malî denetimi Sayıştay tarafından yapılır. Sayıştay”ca siyasî partilerin mal edinimleri ile gelir
ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti, bu hususun denetim yöntemleri
ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda gösterilir.
Sayıştay’ın bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.
Siyasî partilerin kapatılması,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının talebi
üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan her bir siyasî
partinin beşer üye ile temsil edildiği ve
Meclis Başkanının başkanlığında oluşturulacak
Komisyonun
üye tam sayısının üçte iki
çoğunluğu ve gizli
oyla vereceği izin üzerine açılacak dava, Anayasa
Mahkemesince kesin
olarak karara bağlanır. Komisyonun bu
kararı, yargı denetimi dışındadır. Reddedilen izin
başvurusunda ileri sürülen sebepler, hiçbir
şekilde yeni bir başvuruya konu olamaz. Siyasî
parti gruplarında ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinde
izin konusunda görüşme yapılamaz
ve karar alınamaz.
Bir siyasî partinin 68 inci maddenin
dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden ötürü
temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin islendiği
bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi halinde
karar verilir. Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin
üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük
kongre veya genel baksan veya merkez karar veya yönetim organları
veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup
yönetim
kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği
yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık
içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş
sayılır.
Meclis
çalışmalarındaki oy ve sözler, Mecliste ileri sürülen
düşünceler ve Meclisçe başka bir karar alınmadıkça
bunların
Meclis dışında
tekrarı veya açığa vurulması
ile idarenin eylem ve işlemleri, odaklaşmanın tespitinde
gözetilemez.
Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkraya göre kapatma yerine, dava konusu fiillerin
ağırlığına göre ilgili siyasî partinin Devlet yardımından kısmen
veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir. Devlet
yardımından yoksun bırakılma, bağlı
olduğu kapatma davasının ve kararının
usulüne tabi olup tek basına dava konusu kılınamaz.
Bir siyasî
partinin kapatılmasına beyan veya faaliyetleriyle sebep olan kurucuları
dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin kapatmaya iliskin kesin kararının
Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından baslayarak
üç yıl süreyle bir baska partinin kurucusu,
üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar.
Yabancı devletlerden, uluslararası
kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden
maddi yardım alan siyasî partiler kapatılır.
Siyasî partilerin kuruluş ve
çalışmaları, denetlenmeleri, kapatılmaları ya da Devlet yardımından
kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile siyasî partilerin
ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki esaslar çerçevesinde
kanunla düzenlenir. |
B. Siyasî Partilerin Uyacakları Esaslar
Madde 69
SİYASİ
PARTİLERİN KAPATILMASI ENGELLENMİYOR
- AKP’nin
yaptığı değişiklik, parti kapatmayı
zorlaştırmıyor; çünkü Anayasanın 68. Maddesindeki
"kapatma gerekçelerine" dokunulmuyor.
- Düzenleme ile 68. Maddedeki
kapatma gerekçeleri Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'ne, AKP ve DTP’nin kapatılması
üzere toplanan Venedik Komisyonu kriterlerine, 2008 AB ilerleme komisyonu
raporlarına aykırı bir içerikle varlığını
sürdürüyor.
- “Odak
olma kriteri” korunuyor.
- “Odak olma kriteri”nin
dayanağını Terörle Mücadele Yasası
teşkil ediyor.
- Türkiye Cumhuriyeti'nin
doğuşunda kabul edilen ilkeleri sorgulayan siyasal programların ortaya
çıkması engelleniyor.
Anayasa'nın
ilk üç maddesinin anayasal korunma altına alınması, demokratik
siyaseti olanaksız hale getiriyor.
ANAYASANIN 68.MADDESİ
NE DİYOR
- Siyasi Partilerin tüzük
ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına,
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına,
eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik
ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı
olamaz.
- Sınıf ve zümre diktatörlüğünü
veya herhangi bir tür diktatörlüğü
savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç
işlenmesini teşvik edemez.
ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLMEZ İLKELERİ
SİYASİ PARTİLERCE SİYASİ MÜCADELE KONUSU YAPILABİLİR
ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLEMEZ
İLKELERİ NELERDİR?
- Türkiye Devleti bir
Cumhuriyettir. (1MADDE)
- Türkiye Cumhuriyeti,
toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı
içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı,
başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik
ve sosyal bir hukuk Devletidir.(2. MADDE)
- Türkiye Devleti,
ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
- Bayrağı,
şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı
al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
- Başkenti Ankara’dır.
(3.MADDE)
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4.–
Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin
şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile
2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3
üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi
teklif edilemez.
İç hukuk normu
olması gereken Venedik komisyonu, Avrupa
Birliği uyum yasaları ve AİHM kararlarına göre,
- Siyasi partiler, bir
ülkenin hukuki ve anayasal yapısında değişiklik yapılmasını
savunabilirler.
1-
bu amaçla kullanılan araçlar, hukuki ve demokratik olmalı
- Bir siyasi partinin demokrasi
ile uyumlu olmayan düşüncelere sahip olması
da tek başına, kapatma için yeterli değildir. Kapatma, ilgili parti
bakımından, bir şiddet eylemi tehdidi ve kullanımı
mevcut olması gerekir.
- AİHM, bir siyasi partinin
kapatılması ve liderlerinin siyasi faaliyetlerden yasaklanması
gibi "zecri tedbirler"e "ancak en vahim durumlarda"
başvurulmasını meşru görüyor.
- Venedik
Komisyonu’na göre siyasi partilere ilişkin hukuki hükümler değiştirilmeli
ve AİHM içtihatları ile Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu'nca
özetlenen AB üyesi devletlerin en iyi uygulamaları
ile uyumlu hale getirilmelidir."
1982 anayasasındaki gibi
Demokratik siyaset alanı daraltılıyor, siyasal sorunlar
üzerinde anayasa yargısının alanı
korunuyor
- 1960 Anayasasına uyumlu
olarak 1982 Anayasası Siyasi Partilerin kapatılması
yetkisini Anayasa Mahkemesi’ne, kapatma davası
açma yetkisini de Yargıtay Cumhuriyet başsavcısına verdi.
- Herhangi bir cumhuriyet
savcısı değil yüksek yargı başsavcısına, herhangi bir mahkemeye
değil, yüksek yargı organına yetki verildi.
- Bu durum siyasi partilere
güvence sağlıyor gibi görünse de amaçlanan bu değildi.
- “ODAK OLMA KRİTERİ,
1995 yılında ortaya çıktı. 68. maddedeki eylemlerden dolayı kapatma
kararı ancak ‘bu nitelikte fiillerin işlendiği bir odak haline
gelme’ durumunda söz konusu olacaktı.
- (Odak Olma Kriteri: Bir siyasî
partinin 68'inci maddenin dördüncü
fıkrası hükümlerine aykırı eylemlerinden
ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki fiillerin
işlendiği odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi'nce tespit dilmesi
halinde karar verilir)
- 149. maddede bir değişiklik
yapılarak kapatma davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından
sonra ilgili parti genel başkanlığı
veya tayin edeceği bir vekile savunma hakkı
verildi.
- Böylece Anayasa Mahkemesi
sadece bu eylemlerin işlendiğini tespit etmekten ibaret kalmayacak,
aynı zamanda, bu yoldan, o partinin bu tarz eylemlerin işlendiği
bir odak haline geldiğini saptamakla sorumlu olacaktı. Bunun siyasi
partiler açısından bir teminat olduğu düşünüldü.
- Anayasa Mahkemesi yine
tam gaz parti kapatmaya devam edince; Anayasa’nın 69. maddesinin
odak olma kavramını tanımlamadığı
görüşü atıldı.
- 2001’de Tanımlanmış Odak Olma Kriteri getirildi.
- Tanımlanmış
odak olma kriteri: Bir siyasî parti, bu nitelikteki fiiller o partinin
üyelerince yoğun bir şekilde işlendiği ve bu durum o partinin büyük
kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları
veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu veya grup
yönetim kurulunca zımnen veya açıkça benimsendiği yahut bu fiiller
doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde
işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş
sayılır
- 2001’de anayasa mahkemesinin kapatma yerine
“devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılma”
kararı verebileceği ve kapatmaya nitelikli bir
çoğunlukla ( beşte üç) karar verilebileceği eklendi.
- YAPILAN
DEĞİŞİKLİK AB KONSEY İLKELERİNİN VE UYUM YASALARINA AYKIRI.
- 2004’te
yapılan Anayasa değişikliği ile milletlerarası
insan hakları anlaşmalarına ulusal yasalar karşısında
öncelik tanındı. Bu da diğer temel hak ve
özgürlükler konusunda olduğu gibi parti kapatma konusunda da Avrupa
normlarına uyulmasını, anayasal zorunluluk haline getirdi.
( 90.MADDE)
|
|
|
|
C. Sendika kurma
hakkı
MADDE 51. – (Değişik:
3.10.2001-4709/20 md.) Çalışanlar
ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal
hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın
sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve
üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya
üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Sendika kurma hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
Aynı zamanda
ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz.
İşçi niteliği taşımayan kamu
görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları
gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri,
yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi
esaslarına aykırı olamaz.
|
|
|
C. Sendika kurma
hakkı
MADDE 51. – (Değişik: 3.10.2001-4709/20
md.) Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde,
ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için
önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara
serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir.
Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık
ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.
Sendika kurma hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.
İşçi niteliği taşımayan kamu
görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları
gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir.
Sendika ve üst kuruluşlarının tüzükleri,
yönetim ve işleyişleri, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve demokrasi
esaslarına aykırı olamaz.
|
|
C. Sendika kurma hakkı
MADDE 51.
SENDİKA KURMA HAKKI,
GENEL AHLAK ‘LA SINIRLANDIRILIYOR. SEKS
İŞÇİLERİNE SENDİKA KURMA HAKKI VERİLMİYOR.
- Kamu düzeni, milli güvenlik,
sendika hakkını engellemek için istisnai durumlar
olarak düzenlenmeli. Bu haliyle madde
yasa koyucuya çok geniş bir sınırlandırma olanağı tanınıyor.
- Kamu görevlileri için
bu yasak da daha geniş. Yasal sınırlamaların
ötesinde (milli güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık, genel ahlak) dışında
işçi niteliği taşımayan kamu görevlilerin bu alandaki haklarının
kapsamı, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine
uygun olarak kanunla düzenlenir.
- Sendika ve
üst kuruluşlarının tüzükleri yönetim ve işleyişlerini cumhuriyetin
temel niteliklerine aykırı olamaz ibaresi korunuyor.
- Yani
siyaset, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün
önündeki engeller, yalnız siyasi partiler için değil
demokratik örgütler için de geçerli
kıstaslar olarak korunuyor.
- Birden fazla sendikaya
üye olunduğu zaman bu sendikalara
üyelik aidatı ödeme yükümlülüğü
ve üye olduğu sendikalardan yalnızca birinin yaptığı
toplu sözleşmeden yararlanma imkânı
var.
- Yani yasal
mevzuat gözden geçirilmeden bu hüküm pratik bir anlam taşımıyor.
|
A. Toplu iş sözleşmesi
hakkı
MADDE 53. – İşçiler ve
işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını
ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi
yapma hakkına sahiptirler.
Toplu iş sözleşmesinin nasıl
yapılacağı kanunla düzenlenir.
(Ek: 23.7.1995-4121/4
md.) 128 inci maddenin ilk fıkrası kapsamına giren kamu görevlilerinin
kanunla kendi aralarında kurmalarına cevaz verilecek olan ve bu maddenin
birinci ve ikinci fıkraları ile 54 üncü madde hükümlerine tabi
olmayan sendikalar ve üst kuruluşları, üyeleri adına yargı mercilerine
başvurabilir ve İdareyle amaçları doğrultusunda toplu görüşme
yapabilirler. Toplu görüşme sonunda anlaşmaya varılırsa düzenlenecek
mutabakat metni taraflarca imzalanır. Bu mutabakat metni, uygun idarî
veya kanunî düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulunun takdirine
sunulur. Toplu görüşme sonunda mutabakat metni imzalanmamışsa anlaşma
ve anlaşmazlık noktaları da taraflarca imzalanacak bir tutanakla
Bakanlar Kurulunun takdirine sunulur. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin
usuller kanunla düzenlenir.
Aynı işyerinde,
aynı dönem için, birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz
ve uygulanamaz.
|
A. Toplu iş
sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı
MADDE 53. – İşçiler ve
işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını
ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi
yapma hakkına sahiptirler.
Toplu iş sözleşmesinin nasıl
yapılacağı kanunla düzenlenir.
Memurlar
ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler.
Toplu
sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık
çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları
kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
Toplu
sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar,
toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü
ve yürürlüğü, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması,
Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun teşkili,
çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir.
|
- Toplu iş
sözleşmesi ve Toplu sözleşme hakkı
- KAMU EMEKÇİLERİNE GENEL
GREV HAKKI GETİRİLMEDİ, MUTLAK GREV YASAĞI GETİRİLDİ.
- Değişiklik Paketinde,
Kamu emekçileri için toplu sözleşme hakkı
tanındı.
- AMA
uyuşmazlık halinde Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na kesin
hakemlik ( zorunlu tahkim) ve karar yetkisi verildi.
- YANİ
Kamu görevlilerinin toplu sözleşme sırasında uyuşmazlığa düşüldüğü
takdirde, Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurmaları
zorunlu.
- Toplu sözleşme görüşmeleri
anlamsız hale getirildi. KGHK tarafların iradelerinin yerine geçirildi.
- Kamu görevlileri hakem
kurulunun kararı kesin ve toplu sözleşme hükmünde.
- 82 Anayasası’ndaki
Bakanlar Kurulu yerine, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu getirildi. Ancak
bu kurulun nasıl oluşturulacağı,
çalışma usul ve esaslarına anayasada yer verilmedi. Bu
yasa koyucuya, yani iktidar partisine bırakıldı.
- Bu kurulun kararlarının
Bakanlar Kurulu’ndan farklı olacağına dair bir güvence yok.
- Toplu sözleşme hakkının
kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin
yapılma biçimi gibi konular da herhangi bir
çerçeve çizilmeksizin yasa koyucunun takdirine bırakıldı.
- Kamu Görevlileri Hakem
Kurulu’nun kuruluş ve işleyişindeki esasların belirlenmesi yasama
organına bırakıldı
- Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu”nun toplu sözleşme hükmünde
Bu kararlara karşı
yargı yoluna başvurulamaz
- Kamu emekçilerinin sendikalarının
ve üst kuruluşlarının üyeleri adına yargı mercilerine başvurma
yetkisi kaldırıldı.
- Sendikalaşmanın asli
unsurlarından sayılan yargıda temsil yetkisi artık anayasal güvence
altında değil.
- Yani Kamu Görevlileri
Sendikaları Kanunu’nda korunan bu yetki yasayla değişirse, ILO
anlaşmaları dışında herhangi bir bağlayıcı
hüküm kalmayacak.
- Kamu
emekçilerinin mücadelesi ve kazanılmış haklar yok sayıldı.
- Değişiklik,
ILO sözleşmelerini, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesini ve Uluslararası Çalışma Hukukunu ihlal ediyor.
- Onaylanan
uluslar arası sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu belirten Anayasa’yı
ihlal ediyor.
- İşçiler,
memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu iş sözleşmesi yapma
ve siyasi amaçlı grev, dayanışma grevi, iş yavaşlatma,
verim düşürme, genel grev hakkına sahiptir.
- Uluslar
arası kuruluşların belge ve raporlarında hem AİHM kararlarında
sendika toplu sözleşme ve grev hakkı
bir bütündür.
- Toplu
iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı ve grev hakkının kullanımı
kanunla düzenlenir.
|
B. Grev hakkı
ve lokavt
MADDE 54. – Toplu iş sözleşmesinin
yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev
hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta
başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla
düzenlenir.
Grev hakkı ve lokavt iyi niyet
kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti
tahrip edecek şekilde kullanılamaz.
Grev esnasında greve
katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri
sonucu, grev uygulanan işyerinde sebep oldukları maddî
zarardan sendika sorumludur.
Grev ve lokavtın yasaklanabileceği
veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir.
Grev ve lokavtın yasaklandığı
hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık
Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında
taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. Yüksek
Hakem Kurulunun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir.
Yüksek Hakem Kurulunun kuruluş
ve görevleri kanunla düzenlenir.
Siyasî amaçlı
grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt,
işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler
yapılamaz.
B. Siyasî
Partilerin Uyacakları Esaslar
Madde 69 -
Siyasî partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalısmaları
demokrasi ilkelerine uygun olur. Bu ilkelerin uygulanması kanunla düzenlenir.
Siyasî partiler, ticari
faaliyetlere girisemezler.
Siyasî partilerin gelir
ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir. Bu kuralın uygulanması
kanunla düzenlenir. Anayasa Mahkemesince siyasî partilerin mal edinimleri
ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunlugunun tespiti, bu hususun denetim
yöntemleri ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımlar kanunda
gösterilir. Anayasa Mahkemesi, bu denetim görevini yerine getirirken
Sayıstaydan yardım saglar. Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda
verecegi kararlar kesindir. Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay
Cumhuriyet Bassavcısının açacagı dava üzerine Anayasa Mahkemesince
kesin olarak karara baglanır.
Bir siyasî
partinin tüzügü ve programının 68 inci maddenin
dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı
bulunması halinde temelli kapatma kararı
verilir.
Bir siyasî partinin 68
inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı
eylemlerinden ötürü temelli kapatılmasına, ancak, onun bu nitelikteki
fiillerin islendigi bir odak haline geldiginin Anayasa Mahkemesince
tespit edilmesi halinde karar verilir. Bir siyasî parti, bu nitelikteki
fiiller o partinin üyelerince yogun bir sekilde islendigi ve bu durum
o partinin büyük kongre veya genel baksan veya merkez karar veya yönetim
organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisindeki grup genel kurulu
veya grup yönetim
kurulunca zımnen veya açıkça
benimsendigi yahut bu fiiller dogrudan dogruya anılan parti organlarınca
kararlılık içinde islendigi takdirde, söz konusu fiillerin odagı
haline gelmis sayılır. Anayasa Mahkemesi, yukarıdaki fıkralara göre temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin
agırlıgına göre ilgili siyasî partinin
Devlet yardımından kısmen
veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebilir.
Temelli
kapatılan bir parti bir baska ad altında kurulamaz.
Bir siyasî partinin temelli kapatılmasına beyan veya
faaliyetleriyle sebep olan
kurucuları dahil üyeleri, Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya iliskin kesin kararının
Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından baslayarak bes yıl süreyle bir baska partinin kurucusu,
üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamazlar. Yabancı devletlerden,
uluslararası kuruluslardan ve Türk uyruklugunda olmayan gerçek ve
tüzel kisilerden maddi yardım alan siyasî partiler temelli
olarak kapatılır.
Siyasî partilerin kurulus
ve çalısmaları, denetlenmeleri,
kapatılmaları ya da
Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmaları ile
siyasî partilerin ve adayların seçim harcamaları ve usulleri yukarıdaki
esaslar çerçevesinde kanunla düzenlenir.
Greve katılmayanların işyerinde
çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiçbir şekilde engellenemez.
|
|
|
B. Grev hakkı
ve lokavt
MADDE 54. – Toplu iş sözleşmesinin
yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev
hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta
başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla
düzenlenir.
Grev hakkı ve lokavt iyi niyet
kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti
tahrip edecek şekilde kullanılamaz.
Grev ve lokavtın yasaklanabileceği
veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir.
Grev ve lokavtın yasaklandığı
hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık
Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında
taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. Yüksek
Hakem Kurulunun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir.
Yüksek Hakem Kurulunun kuruluş
ve görevleri kanunla düzenlenir.
Greve katılmayanların işyerinde
çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiçbir şekilde engellenemez.
|
- 54. maddenin 7. Fıkrasındaki
siyasi amaçlı grev, dayanışma grev ve direnişleri yasaklayan
maddenin anayasadan çıkarılması,
yasakları kaldırıcı ve hak sağlayıcı
değildir.
- Maddenin
1. fıkrasında yer alan asıl yasak devam
ediyor. Bu fıkraya göre göre işçiler sadece
“toplu iş sözleşmesinin yapılması
sırasında uyuşmazlık çıkması
halinde” grev hakkına sahiptir.
- Siyasi amaçlı
grev, dayanışma grevi, genel grev işyeri işgali ve iş
yavaşlatma ve diğer demokratik direniş
yöntemleri anayasada açıkça tanınmıyor.
- Grev erteleme ve yasaklarına
olanak veren Yüksek hakem kuruluna ilişkin hükümler korundu. Grev
erteleme yetkisiyle grev olanaksız hale getirildi.
- Anayasa
değişikliği grev yasaklarını kaldırmadı,
genel grev ve siyasi grev hakkı vermedi.
|
VII. Dilekçe hakkı
MADDE 74. – (Değişik:
3.10.2001-4709/26 md.) Vatandaşlar
ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye’de ikamet
eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri
hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisine yazı
ile başvurma hakkına sahiptir.
(Değişik: 3.10.2001-4709/26
md.) Kendileriyle ilgili başvurmaların
sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir.
Bu hakkın kullanılma
biçimi kanunla düzenlenir.
Kamu denetçiliği mekanizmasının
yanı sıra, Ayrımcılıkla Mücadele Kurulu; Ulusal
İnsan Hakları Kurumu, İşkenceye Karşı Ulusal
Önleme Mekanizması ile Kolluk Şikâyet Mekanizması
gibi hak ilhallerini izleme ve önleme kurulları
bağımsız, özerk ve sivil kurullar olarak sivil toplum
örgütleri ile birlikte oluşturulur.
|
VII. Dilekçe,
bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı
MADDE 74. – (Değişik: 3.10.2001-4709/26
md.) Vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla
Türkiye’de ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili
dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük
Millet Meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir.
(Değişik: 3.10.2001-4709/26 md.)
Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine
yazılı olarak bildirilir.
Herkes,
bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı
olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili
şikâyetleri inceler.
Kamu
Başdenetçisi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından gizli oyla
dört yıl için seçilir. İlk iki oylamada
üye tamsayısının üçte iki ve
üçüncü oylamada üye tamsayısının salt
çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en
çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü
oylamada en fazla oy alan aday seçilmiş olur.
Bu
maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun
kuruluşu, görevi, çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler
ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri, seçimi
ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
|
VII. Dilekçe, bilgi edinme
ve kamu denetçisine başvurma hakkı
- Kamu
denetçiliğinin en önemli özelliği, kurumun ve başındaki
kişinin yürütmeden bağımsız olması.
- ÇÜNKÜ, kurumun işlevi, idarenin iyi yönetilmesini
sağlamak.
- YANİ yanlış, haksız uygulamalara ilişkin
başvuruları, ilgili makamlara iletmek.
- Kamu gücü
kullanan kuruluşların işleyişini iyileştirmek.
- Bu nedenle kurumun yetkileri
kadar, organlarının nasıl seçildiği de
önemli.
- Kurumun
nasıl kurulacağına ve işleyeceğine Anayasa da yer verilmiyor.
- Bunlar yasa koyucunun
yani iktidar partisinin takdirine bırakılıyor.
- Kamu Baş
denetçisinin seçimi için son aşamada,(
üçüncü turda) Meclisteki iktidar partisinin basit
çoğunluğu yeterli. ( 139 milletvekilinin oyu)
- Kamu Baş
denetçisinin seçiminde partiler üstü
uzlaşma yani nitelikli çoğunluk aranmıyor.
- Kamu
denetçisinin işlevini yerine getirmesinin güvencesi olan tarafsızlık
ilkesi çiğneniyor.
- Kurum daha oluşturulurken
işlevsizleştiriliyor.
|
5. Milletvekilliğinin
düşmesi
MADDE 84. – (Değişik:
23.7.1995 - 4121/9 md.) İstifa
eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli
olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanınca tespit
edildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca kararlaştırılır.
Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme
veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının
Genel Kurula bildirilmesiyle olur.
82 nci maddeye göre milletvekilliğiyle
bağdaşmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ısrar eden milletvekilinin
milletvekilliğinin düşmesine, yetkili komisyonun bu durumu tespit
eden raporu üzerine Genel Kurul gizli oyla karar verir.
Meclis çalışmalarına özürsüz
veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü
katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun
Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca
üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir.
Partisinin temelli
kapatılmasına beyan ve eylemleriyle sebep olduğu Anayasa Mahkemesinin
temelli kapatmaya ilişkin kesin kararında belirtilen milletvekilinin
milletvekilliği, bu kararın Resmî Gazetede gerekçeli olarak yayımlandığı
tarihte sona erer. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bu
kararın gereğini derhal yerine getirip Genel Kurula bilgi sunar.
|
5. Milletvekilliğinin düşmesi
MADDE 84. – (Değişik: 23.7.1995
- 4121/9 md.) İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi,
istifanın geçerli olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanınca tespit edildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunca kararlaştırılır.
Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme
veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının
Genel Kurula bildirilmesiyle olur.
82 nci maddeye göre milletvekilliğiyle
bağdaşmayan bir görev veya hizmeti sürdürmekte ısrar eden milletvekilinin
milletvekilliğinin düşmesine, yetkili komisyonun bu durumu tespit
eden raporu üzerine Genel Kurul gizli oyla karar verir.
Meclis çalışmalarına özürsüz
veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü
katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun
Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca
üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir.
|
5. Milletvekilliğinin düşmesi
|
B. Başkanlık
Divanı
MADDE 94. – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Başkanlık Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen
Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, Kâtip Üyeler ve İdare Amirlerinden
oluşur.
Başkanlık Divanı, Meclisteki siyasî
parti gruplarının üye sayısı oranında Divana katılmalarını
sağlayacak şekilde kurulur. Siyasî parti grupları Başkanlık için
aday gösteremezler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev süresi
iki, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi üç yıldır.
(Değişik: 3.10.2001-4709/30
md.) Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan adayları, meclis üyeleri içinden, Meclisin toplandığı
günden itibaren beş gün içinde, Başkanlık Divanına bildirilir.
Başkan seçimi gizli oyla yapılır. İlk iki oylamada üye tamsayısının
üçte iki ve üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu
aranır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada
en çok oy alan iki aday için dördüncü oylama yapılır; dördüncü
oylamada en fazla oy alan üye, Başkan seçilmiş olur. Başkan seçimi,
aday gösterme süresinin bitiminden itibaren, beş gün içinde tamamlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekillerinin,
Kâtip Üyelerinin ve İdare Amirlerinin adedi, seçim nisabı, oylama
sayısı ve usulleri, Meclis İçtüzüğünde belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya
parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin
gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar;
Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.
|
B. Başkanlık Divanı
MADDE 94. – Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Başkanlık Divanı, Meclis üyeleri arasından seçilen
Meclis Başkanı, Başkanvekilleri, Kâtip Üyeler ve İdare Amirlerinden
oluşur.
Başkanlık Divanı, Meclisteki siyasî
parti gruplarının üye sayısı oranında Divana katılmalarını
sağlayacak şekilde kurulur. Siyasî parti grupları Başkanlık
için aday gösteremezler.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanı için, bir yasama döneminde iki seçim yapılır. İlk seçilenlerin görev
süresi iki yıldır, ikinci devre için seçilenlerin görev süresi
ise o yasama döneminin sonuna kadar devam eder.
(Değişik: 3.10.2001-4709/30 md.)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, meclis üyeleri içinden,
Meclisin toplandığı günden itibaren beş gün içinde, Başkanlık
Divanına bildirilir. Başkan seçimi gizli oyla yapılır. İlk iki
oylamada üye tamsayısının üçte iki ve üçüncü oylamada üye
tamsayısının salt çoğunluğu aranır. Üçüncü oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için
dördüncü oylama yapılır; dördüncü oylamada en fazla oy alan
üye, Başkan seçilmiş olur. Başkan seçimi, aday gösterme süresinin
bitiminden itibaren, beş gün içinde tamamlanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekillerinin,
Kâtip Üyelerinin ve İdare Amirlerinin adedi, seçim nisabı, oylama
sayısı ve usulleri, Meclis İçtüzüğünde belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasî partinin veya
parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin
gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar;
Başkan ve oturumu yöneten Başkanvekili oy kullanamazlar.
|
B. Başkanlık Divanı
|
B. Yargı yolu
MADDE 125. – İdarenin her
türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek hüküm:
13.8.1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma
ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya
milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası
tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.
Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı
işlemler ile Yüksek Askerî Şûranın kararları yargı
denetimi dışındadır.
İdarî işlemlere karşı açılacak
davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.
Yargı yetkisi,
idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen
şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak,
idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak
biçimde yargı kararı verilemez.
İdarî işlemin uygulanması halinde
telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin
açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi
durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar
verilebilir.
Kanun, olağanüstü hallerde,
sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî
güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması
kararı verilmesini sınırlayabilir.
İdare, kendi eylem ve işlemlerinden
doğan zararı ödemekle yükümlüdür.
|
B. Yargı yolu
MADDE 125. – İdarenin her
türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. (Ek hüküm:
13.8.1999-4446/2 md.) Kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma
ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların millî veya
milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası
tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.
Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı
işlemler ile Yüksek Askerî Şûranın kararları yargı
denetimi dışındadır. Ancak,
Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle
emekliye ayırma hariç her türlü
ilişik kesme kararlarına karşı yargı
yolu açıktır.
İdarî işlemlere karşı açılacak
davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.
Yargı
yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi
ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi
şeklinde kullanılamaz.
Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen
şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak,
idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak
biçimde yargı kararı verilemez.
İdarî işlemin uygulanması halinde
telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin
açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi
durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar
verilebilir.
Kanun, olağanüstü hallerde,
sıkıyönetim, seferberlik ve savaş halinde ayrıca millî
güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması
kararı verilmesini sınırlayabilir.
İdare, kendi eylem ve işlemlerinden
doğan zararı ödemekle yükümlüdür. |
B. Yargı yolu
ASKERİ
VESAYET KORUNUYOR. YAŞ KARARLARI YİNE YARGI DENETİMİ
DIŞINDA
- 1982 anayasasını
darbe anayasası yapan ve ona askeri vesayet niteliğini veren
şey, YAŞ kararlarının ve cumhurbaşkanının tek başına yaptığı
işlemlerin yargı denetimi dışında tutulmasıydı.
- AKP
önerisi, Yüksek Askeri Şura kararlarını
“ilişik kesme “ dışında yine yargı
denetimi dışında bırakıyor.
- Cumhurbaşkanının
tek başına yaptığı işlemler yargı
konusu olmuyor.
- 2007’deki referandumla
cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kabul edildi.
- Cumhurbaşkanının
“yetkisiz ve sorumsuz” statüsünde bir değişiklik yapılmadı.
- Kullanacağı
takdir yetkisi herhangi bir yargısal denetime tabi olmayan cumhurbaşkanının
1982 anayasasının vesayetçi mantığını yeniden
üretmesi kaçınılmaz.
- Çevrenin korunması
ve özelleştirmelerle ilgili olarak
Danıştay “kamu yararı kriterini”
kullanarak yasa iptali yapamayacak.
- Danıştay,
Galata-Port, Akkuyu’daki Nükleer santral
gibi doğa ve kıyı yağmalarına müdahale edemeyecek, doğa yıkımı
artacak, ihalelerin önü açılacak.
- DOĞA
YIKIMININ VE DOĞAL KAYNAKLARIN SERMAYEYE PEŞKEŞ
ÇEKİLMESİNİN ÖNÜNDE HİÇBİR KAMUSAL-YARGISAL DENETİM YOK.
- Basta Karadeniz ve güney
doğu olmak üzere, bütün ülkede binlerce HES ihalesi verildi.
- Dereler kurutuluyor,
bütün canlılara ait olan su kaynakları
satılıyor. Dev barajlarla binlerce canlının yasam alanları
sular altında kalıyor, bu alanlar insansızlaştırılıyor. Maden
ocakları için Vadiler, ormanlar, tepeler yok ediliyor.
- Üçüncü köprü için
milyonlarca ağaç kesiliyor,
- Bu acımasız yıkımın
önünü açacak yasalar AKP’nin meclis
çoğunluğuyla meclisten geçiriliyor.
- Bu yasalar, kamuoyunda
tartışmaya açılmıyor. Yaşam alanlarından koparılan insanların,
ekoloji hareketlerinin itirazları
görmezden geliniyor.
Başbakan seçim konuşmalarında
“yerindelik denetimi”ni kaldırdık, ihalelerin
önü açıldı diye yağmacılara
müjde veriyor.
- YARGI’NIN
YÜRÜTMENİN YETKİ VE SORUMLULUKLARINI
ÜSTLENMESİ DE YANLIŞ
Yerindelik denetimi tartışması
nasıl ortaya çıktı
- Turgut
Özal Hükümeti 1990’da Danıştay Kanunu'nda değişiklik yaparak
Danıştay'ın tüzük incelemelerinde sadece "kanuna uygunluk"
denetimi yapacağı, "yerindelik denetimi" yapamayacağı
hükmünü getirdi.
- Muhalefet
konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü.
- Anayasa Mahkemesi 1991’de
"Danıştay yerindelik denetimi de yapar"
şeklinde karar verdi.
- Böylece
20 yıldır süren yargı-yürütme
tartışması başladı.
- Ankara Büyükşehir
Belediyesi'nin 2003’te
- otobüs biletlerine yaptığı
zam için dava açıldı. 7 yıl sonra, Danıştay
zammı iptal etti. Bilet fiyatları
2003 düzeyine indi.
- Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı'nın 2007-2008 yıllarında ihalelerini yaptığı
ve Anayasa'nın 155. maddesi gereği imtiyaz sözleşmelerinin onaylanması
için Danıştay'a gönderdiği liman ihaleleri en
çok tartışılan konular oldu.
- Danıştay
İzmir, Darıca, Bandırma ve Samsun Limanlarının işletme devri hakkına
ilişkin özelleştirme ihalelerini
iki ay yerine iki yılı aşkın bir sürede onayladı.
YÖNETİMİN UYGULAMALARININ HUKUKİ
ÜST NORMLAR AÇISINDAN DENETLENMESİ
OLGUSU İKTİDAR ÇATIŞMASININ ZEMİNİ
HALİNE GELDİ
- Hükümet, referanduma
gidecek Anayasa değişikliğine 125'inci
maddeye, yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetimi ile sınırlı olduğunu
getirdi.
- Maddeye, "Bu yetki
hiçbir surette yerindelik denetimi
şeklinde kullanılamaz" cümlesi eklendi.
- NE YARGI
YÖNETİMİN YERİNİ ALMALI NE YÖNETİM, HAK VE
ÖZGÜRLÜKLERİN ALEYHİNE OLARAK SINIRSIZ
–DENETİMSİZ YETKİ KULLANMALI
- Yargı
kurumlarının yasallık denetiminin yanında,
“yerindelik denetiminde” bulunması, yargıcın yönetime karışması,
politikasını saptaması, yasama, yürütme
ve kamuoyuna karşı sorumluluğu bulunmayan yargıcın yönetimin yerini
alması anlamına gelebilir.
- Mahkemenin
görevi, hukuka aykırı olan idari işlemi iptal etmektir.
|
1. Genel ilkeler
MADDE 128. –
Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin
genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu
hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve
diğer kamu görevlileri eliyle görülür.
Memurların ve diğer
kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri,
hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük
işleri kanunla düzenlenir.
Üst kademe yöneticilerinin
yetiştirilme usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.
2. Görev ve sorumlulukları,
disiplin kovuşturulmasında güvence
MADDE 129. –
Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak
faaliyette bulunmakla yükümlüdürler.
Memurlar ve diğer kamu
görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları
ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı
tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.
Uyarma
ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları
yargı denetimi dışında bırakılamaz.
Silahlı Kuvvetler
mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.
Memurlar ve diğer kamu
görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan
tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği
şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.
Memurlar ve diğer kamu
görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü
ceza kovuşturması açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında,
kanunun gösterdiği idarî merciin iznine bağlıdır.
|
|
1. Genel ilkeler
MADDE 128. – Devletin, kamu
iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare
esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin
gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri
eliyle görülür.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin
nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri,
aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî
ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.
Üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme
usul ve esasları, kanunla özel olarak düzenlenir.
2. Görev ve sorumlulukları, disiplin
kovuşturulmasında güvence
MADDE 129. – Memurlar ve diğer
kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla
yükümlüdürler.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri
ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst
kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin
cezası verilemez.
Disiplin kararları
yargı denetimi dışında bırakılamaz.
Silahlı Kuvvetler mensupları
ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin
yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları,
kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve
şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir.
Memurlar ve diğer kamu görevlileri
hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması
açılması, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği
idarî merciin iznine bağlıdır.
|
1. Genel ilkeler
2. Görev ve sorumlulukları, disiplin
kovuşturulmasında güvence
MADDE 129.
|
G.
Hâkim ve savcıların denetimi
MADDE 144. –
Hâkim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere
ve genelgelere (Hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun
olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya
görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin
sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve
gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma, Adalet Bakanlığının
izni ile adalet müfettişleri tarafından yapılır. Adalet Bakanı
soruşturma ve inceleme işlemlerini, hakkında soruşturma ve inceleme
yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırabilir.
|
G.
Adalet hizmetlerinin denetimi
MADDE
144 – Adalet hizmetleri ile savcıların idarî
görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri
ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç
denetçiler; araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet
müfettişleri eliyle yapılır. Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla
düzenlenir.
|
|
|
G. Adalet hizmetlerinin denetimi
|
H. Askerî yargı
MADDE 145. – Askerî
yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.
Bu mahkemeler, asker kişilerin; askerî olan suçları ile bunların
asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet
ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla
görevlidirler.
Askerî mahkemeler,
asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçları
ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda
gösterilen askerî mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara
da bakmakla görevlidirler.
Askerî mahkemelerin
savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler
bakımından yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde
bu mahkemelerde adlî yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri
kanunla düzenlenir.
Askerî yargı
organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî hâkimlerin özlük işleri
askerî savcılık görevlerini yapan askerî hâkimlerin mahkemesinde
görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı,
hâkimlik teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir.
Kanun, ayrıca askerî hâkimlerin yargı hizmeti dışındaki askerî
hizmetler yönünden askerî hizmetlerin gereklerine göre teşkilatında
görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerini de gösterir.
|
H. Askerî yargı
MADDE 145. – Askerî
yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.
Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî
suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve
görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla
görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin
işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde
görülür.
Savaş
hali haricinde, asker olmayan kişiler askerî
mahkemelerde yargılanamaz.
Askerî
mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından
yetkili oldukları; kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adlî
yargı hâkim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir.
Askerî
yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askerî
hâkimlerin özlük işleri, askerî
savcılık görevlerini yapan askerî
hâkimlerin görevli bulundukları
komutanlıkla ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı
ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.
|
H. Askerî yargı
MADDE 145.
ASKERİ
VESAYETİ KALDIRDIĞINI İDDİA EDEN DEĞİŞİKLİK PAKETİNDE
- Askeri
Mahkemeler kaldırılmıyor.
- Asker
kişilerin askeri suçlarına yine askeri mahkemelerde bakılıyor.
- Askerlerin
işlediği insanlık suçları, yine sivil yargının dışında.
- Askeri kişilerin işlediği
askeri suçların mahiyeti açıklanmıyor.
- Asker kişilerin kim
olduğu belirlenmiyor
- ASKER
KİŞİLER ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR
İBARESİ, ASKERİN ELİNE PİMİ ÇEKİLMİŞ EL BOMBASI VERENLERİ
SİVİL YARGININ KAPSAMI DIŞINDA BIRAKIYOR.
- Askeri yargı, disiplin
mahkemeleri ile sınırlandırılmıyor.
- YANİ Askeri Yargı, asker kişilerin askerlik
hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri askeri disiplin suçlarına
ait davalara bakmakla sınırlandırılmıyor.
VİCDANİ
RET VATANDAŞLIK HAKKI OLARAK AÇIKCA TANINMIYOR.
- Anayasa’nın
72. Maddesine göre, “vatan hizmeti her Türk'ün hakkı
ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı
kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne
şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı
yasayla düzenlenir.
- Vatan hizmetini
düzenleyen yasalar askerliği zorunlu tutuyor.
- Vicdani reddini
açıklayanlar, “halkı askerlikten soğutma”,
“milli mukavemeti kırma” gerekçeleriyle
askeri mahkemelerde yargılanıyor
- Değişiklik
bu durumu ortadan kaldırmıyor
|
A. Anayasa Mahkemesi
1. Kuruluşu
MADDE 146.
– Anayasa Mahkemesi
onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulur.
Cumhurbaşkanı, iki
asıl ve iki yedek üyeyi Yargıtay, iki asıl ve bir yedek üyeyi Danıştay,
birer asıl üyeyi Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi
ve Sayıştay genel kurullarınca kendi Başkan ve üyeleri arasından
üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri
üçer aday içinden; bir asıl üyeyi ise Yükseköğretim Kurulunun
kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri
içinden göstereceği üç aday arasından; üç asıl ve bir yedek
üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer.
Yükseköğretim kurumları
öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların Anayasa
Mahkemesine asıl ve yedek üye seçilebilmeleri için, kırk yaşını
doldurmuş, yükseköğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında
en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş
yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış
olmak şarttır.
Anayasa Mahkemesi,
asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt
çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan ve bir Başkanvekili seçer.
Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Anayasa Mahkemesi üyeleri,
aslî görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev
alamazlar.
TBMM’de grubu bulunan her bir
siyasi partinin vereceği 5’er üye ve Meclis Başkanından
oluşan komisyon; 3’ü öğretim
üyesi, 1’i avukat, 1’i yüksek
öğrenim görmüş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak
üzere 5 üyeyi, üye tam sayısının 3’te 2
çoğunluğuyla seçer.
Her siyasi parti grubu, her boş
üyelik için 1 aday gösterme hakkına sahiptir.
Cumhurbaşkanı, 2’si
üst kademe yönetici, 2’si öğretim
üyesi, 1’i de yüksek öğrenim görmüş T.C. vatandaşı olmak
üzere 5 üyeyi seçer.
Üyelerden 3’ü Yargıtay, 2’si
Sayıştay, 2’si Danıştay Genel Kurullarınca, kendi başkan ve
üyeleri arasında üye tam sayılarının salt
çoğunluyla ve gizli oyla seçilir.
Üyelerden 2’si
avukatlar adasından baro başkanları
tarafından seçilir. Her baro başkanı
ancak 1 aday için oy kullanabilir. En fazla oyu alan aday seçilmiş
sayılır.
Öğretim
üyelerinin üst kademe yöneticilerinin ve avukatlarının Anayasa
Mahkemesi’ne üye seçilebilmeleri için 40 yaşını
doldurmaları, hukuk, siyasal bilimler, iktisadi ve idari bilimler alanlarından
mezun olmaları, öğretim elemanlığında veya kamu hizmetinde en
az 15 yıl fiilen çalışmış veya en az 15 yıl avukatlık yapmış
olmaları şarttır.
|
A. Anayasa Mahkemesi
1. Kuruluşu
MADDE 146
– Anayasa
Mahkemesi onyedi üyeden kurulur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi; iki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi
başkan ve üyeleri arasından, her boş
yer için gösterecekleri üçer aday içinden, bir
üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri
üç aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçer. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde yapılacak bu seçimde, her boş
üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının
üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt
çoğunluğu aranır. İkinci oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en
çok oy alan iki aday için üçüncü
oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday
üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı;
üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir
üyeyi Askerî Yargıtay, bir
üyeyi Askerî Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan
ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri
üçer aday içinden; en az ikisi hukukçu olmak
üzere üç üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi
üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal
bilimler dallarında görev yapan öğretim
üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden; dört
üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf
hâkim ve savcılar ile en az beş
yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi
raportörleri arasından seçer.
Yargıtay,
Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî
Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurulları
ile Yükseköğretim Kurulundan Anayasa Mahkemesi
üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde, her boş
üyelik için, bir üye ancak bir aday için oy kullanabilir; en fazla
oy alan üç kişi aday gösterilmiş
sayılır. Baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri
üç aday için yapılacak seçimde
de her bir baro başkanı ancak bir aday için oy kullanabilir ve en
fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş
sayılır.
Anayasa
Mahkemesine üye seçilebilmek için, kırkbeş
yaşın doldurulmuş olması
kaydıyla; yükseköğretim kurumları
öğretim üyelerinin profesör veya doçent unvanını
kazanmış, avukatların en az yirmi yıl fiilen avukatlık yapmış,
üst kademe yöneticilerinin yükseköğrenim görmüş ve en az yirmi
yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış, birinci sınıf hâkim ve
savcıların adaylık dahil en az yirmi yıl
çalışmış olması şarttır.
Anayasa
Mahkemesi üyeleri arasından gizli oyla ve
üye tam sayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir Başkan
ve iki başkanvekili seçilir. Süresi bitenler yeniden seçilebilirler.
Anayasa
Mahkemesi üyeleri aslî görevleri dışında resmi veya
özel hiçbir görev alamazlar.
|
- Anayasa Mahkemesi
- Kuruluşu
- Değişiklik,
Anayasa Mahkemesi’nin demokratik meşruiyetini değil, AKP’nin
mutlak iktidarını amaçlıyor.
- Meclis
çoğunluğunun iradesine yönelik her türlü
yargısal denetim, bürokratik vesayet olarak adlandırılıyor.
- Yasaların, genel hukuk,
demokrasi ve insanlık ilkeleri açısından yargısal denetime ihtiyaç
duyabileceği olgusu göz ardı ediliyor.
- Sorun,
Anayasa Mahkemesi’nin varlığı değil, her yasanın,
Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine aykırı
bulunabilmesi
- Değiştirilemez maddelerin
varlığı sürdükçe, anayasa demokratikleşmedikçe anayasa mahkemesinin
denetleme biçiminin, yapısının değişmesi,
çoğunluğun şunun ya da bunun eline geçmesi sorunu
çözmeyecek. Daha da artıracak.
- Anayasanın
değiştirilemez ilkelerinin, şiddet içermeyen- yasal-demokratik mücadelenin
konusu olabilecekleri anayasal güvence altına alınmalı
- “evrensel” hukuk-insan
hakları ve demokrasi ilkeleri açısından anayasayı denetleyebilecek,
demokratik bir yapıya sahip bir anayasa mahkemesini tartışmanın
yolu açılmalı.
- Anayasa mahkemesinin
yapısı değişmeli, askeri Yargıtay, askeri yüksek mahkeme üyelikleri
çıkarılmalı,
- Anayasayı
demokratikleştirmiyor
- Kurucu
ilkeleri tartışmaya açmıyor
- AKP
Anayasa Mahkemesi’ni kendi istediği gibi
şekillendirmeye çalışıyor.
1982 Anayasasının birey karşısında
devleti, devlet içinde yürütmeyi ve o
çerçevede Cumhurbaşkanını güçlendiren yapısı
aynen korundu
- Mahkemeye TBMM
‘de üye seçebilecek. AMA Anayasa Mahkemesi
üyelerinin belirlenmesinde Cumhurbaşkanının ağırlığı
korundu
- Cumhurbaşkanı
4’ü doğrudan olmak üzere, 17 üyenin 14’ünü
atama yetkisine sahip
AKP,
KENDİ ANAYASA MAHKEMESİNİ KURUYOR.
- Cumhurbaşkanın halk
tarafından seçilmesini öngören 2007 değişikliği ile
- Cumhurbaşkanın seçeceği
anayasa mahkemesi üyelerinin sayıca
çokluğu farklı bir anlam kazanıyor.
- Cumhurbaşkanının niteliklerini
ve tarafsızlığı düzenleyen Anayasa’nın 101. Maddesi geçersiz
hale geliyor.
- Anayasa
Mahkemesi’nin birleşiminde belli bir siyasi eğilim ağırlık kazanıyor
- Anayasa Mahkemesi
üyelerinin çoğunluğunu atama yetkisini cumhurbaşkanında olması
Mahkeme’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşürüyor,
işlevsizleştiriyor.
- Anayasa
mahkemesinin demokratik meşruiyeti için TBMM’nin seçtiği
üye sayısı artırılmalı
- Parlamentoda
partiler arası bir uzlaşmayı temsil edecek
üçte ikilik çoğunluğun aranmalı.
OYSA
- Üyeler, ilk
oylamada üçte ikilik, İkinci oylamada
üye tam sayısının salt çoğunluğu,
üçüncü oylamada en fazla oy alan iki adayın
arasından seçiliyor.
- YANİ mahkeme
üyeleri, demokratik meşruiyeti sağlayacak en azından iki büyük
partinin uzlaşmış iradeleriyle değil,
iktidar partisinin istekleri talepleri ve
çıkarları doğrultusunda seçiliyor.
|
2.
Üyeliğin sona ermesi
MADDE 147. – Anayasa
Mahkemesi üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar.
2. Üyeliğin sona ermesi
MADDE 147. – Anayasa
Mahkemesi üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar.
Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin
hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı
hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından
yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa
Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona
erer.
Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin
hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı
hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından
yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa
Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona
erer.
3. Görev ve yetkileri
MADDE 148. – Anayasa Mahkemesi,
kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından
uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil
bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim
ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil
ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa
Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından
denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı;
Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve
ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları
ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca
veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından
istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten
sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i
yoluyla da ileri sürülemez.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını,
Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay,
Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini,
Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili
suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
Yüce Divanda, savcılık görevini
Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
Yüce Divan kararları
kesindir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen
diğer görevleri de yerine getirir.
|
2.
Üyelerin görev süresi ve üyeliğin sona ermesi
MADDE 147. – Anayasa
Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa
Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi
üyeleri altmış 2. Üyelerin görev süresi ve
üyeliğin sona ermesi
MADDE
147. – Anayasa
Mahkemesi üyeleri oniki yıl için seçilirler. Bir kimse iki defa
Anayasa Mahkemesi üyesi seçilemez. Anayasa Mahkemesi
üyeleri altmışbeş yaşını doldurunca emekliye ayrılırlar. Zorunlu
emeklilik yaşından önce görev süresi dolan
üyelerin başka bir görevde çalışmaları
ve özlük işleri kanunla düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi üyeliği, bir üyenin
hâkimlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı
hüküm giymesi halinde kendiliğinden; görevini sağlık bakımından
yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması halinde de, Anayasa
Mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona
erer.
3. Görev ve yetkileri
MADDE 148. – Anayasa Mahkemesi,
kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından
uygunluğunu denetler ve
bireysel başvuruları karara bağlar.
Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve
denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından
Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından
denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı;
Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve
ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları
ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca
veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından
istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten
sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i
yoluyla da ileri sürülemez.
Herkes,
Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.
Bireysel
başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
Bireysel
başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanını, Bakanlar
Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî
Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını,
Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan
dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
Genelkurmay Başkanı,
Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları
ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı
Yüce Divanda yargılanırlar.
Yüce Divanda, savcılık görevini
Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
Yüce Divan kararlarına
karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden
inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen
diğer görevleri de yerine getirir.
|
2.
Üyelerin görev süresi ve üyeliğin sona ermesi
2.
Üyelerin görev süresi ve üyeliğin sona ermesi
2. 2. 2. Üyelerin görev süresi ve
üyeliğin sona ermesi
|
3. Görev ve yetkileri
MADDE 148. – Anayasa Mahkemesi,
kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından
uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil
bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim
ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil
ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa
Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından
denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı;
Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve
ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları
ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca
veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından
istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten
sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i
yoluyla da ileri sürülemez.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını,
Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay,
Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini,
Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili
suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
Yüce Divanda, savcılık görevini
Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
Yüce Divan kararları
kesindir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen
diğer görevleri de yerine getirir.
4. Çalışma ve yargılama usulü
MADDE 149. – (Değişik:
3.10.2001-4709/33 md.) Anayasa
Mahkemesi, Başkan
ve on üye ile toplanır, salt çoğunluk ile karar verir. Anayasa değişikliklerinde
iptale ve siyasî parti davalarında kapatılmaya karar verebilmesi
için beşte üç oy çokluğu şarttır.
Şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları
Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve yargılama
usulleri kanunla; mahkemenin çalışma esasları ve üyeleri
arasındaki işbölümü kendi
yapacağı İçtüzükle düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi Yüce Divan sıfatıyla
baktığı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler. Ancak,
gerekli gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere
ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir (Ek ibare: 23.7.1995-4121/14
md.) ve siyasî partilerin temelli kapatılması veya kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapatılması istenen siyasî partinin
genel başkanlığının veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını
dinler.
|
3. Görev ve yetkileri
MADDE 148.
– Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil
ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve
bireysel başvuruları karara bağlar.
Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve
denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından
Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından
denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı;
Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve
ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı
hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca
veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından
istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten
sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i
yoluyla da ileri sürülemez.
Herkes,
Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması şarttır.
Bireysel
başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.
Bireysel
başvuruya ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanını, Bakanlar
Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî
Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını,
Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu
ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan
dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
Genelkurmay Başkanı,
Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları
ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan
dolayı Yüce Divanda yargılanırlar.
Yüce Divanda, savcılık görevini
Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar.
Yüce Divan kararlarına
karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden
inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen
diğer görevleri de yerine getirir.
4. Çalışma ve yargılama usulü
MADDE 149. –
Anayasa Mahkemesi,
iki bölüm ve Genel Kurul halinde
çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört
üyenin katılımıyla toplanır.
Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği
başkanvekilinin başkanlığında en az oniki
üye ile toplanır. Bölümler ve Genel Kurul, kararlarını
salt çoğunlukla alır. Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik
incelemesi için komisyonlar oluşturulabilir.
Siyasî
partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ve itiraz davaları
ile Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara Genel Kurulca
bakılır, bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanır.
Anayasa
değişikliğinde iptale, siyasî
partilerin kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun bırakılmasına
karar verilebilmesi için toplantıya katılan
üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır.
Şekil bozukluğuna
dayalı iptal davaları Anayasa Mahkemesince öncelikle incelenip karara
bağlanır.
Anayasa Mahkemesinin
kuruluşu, Genel
Kurul ve bölümlerin yargılama
usulleri, Başkan,
başkanvekilleri ve üyelerin disiplin işleri
kanunla; Mahkemenin çalışma esasları, bölüm
ve komisyonların oluşumu ve
işbölümü kendi yapacağı İçtüzükle düzenlenir.
Anayasa Mahkemesi Yüce
Divan sıfatıyla baktığı davalar dışında kalan işleri dosya
üzerinde inceler. Ancak,
bireysel başvurularda duruşma yapılmasına karar verilebilir.
Mahkeme ayrıca, gerekli
gördüğü hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgilileri
ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir ve siyasî partilerin
kapatılmasına ilişkin davalarda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından
sonra kapatılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının
veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.
|
|
3. Görev ve yetkileri
MADDE 148. –
- BİREYSEL
BAŞVURU, ULUSLAR ARASI İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NE BAŞVURMAYI GECİKTİRME-
ENGELLEME YOLUNA DÖNÜŞEBİLİR
- Bireysel başvurunun
yalnızca İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) kapsamındaki
hak ve özgürlükler açısından söz konusu olabileceği
öngörülüyor.
- Yani,
Anayasada yer alan, ancak İHAS’ta düzenlenmemiş
olan hak ve özgürlükler için bu
yol işletilemeyecek
- Değişiklik, her yurttaşın
İnsan Hakları Mahkemesine başvurma olanağının olmadığı
ve mahkemenin yurttaşın ayağına getirildiği argümanıyla savunuluyor.
- Oysa,
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne başvurmanın
ücretsiz.
-
Üstelik, bu düzenleme, İnsan Hakları
Mahkemesine başvuru sürecini uzatabilir.
- Çünkü
İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilmenin
ön koşulu, iç hukuk yollarının tüketilmesi.
- Değişiklikle yeni bir
iç hukuk yolu getiriliyor.
- Bireysel başvuru, iyi
düzenlenmediği ve işletilmezse bireyin hakkını
almasını geciktiren bir nitelik de
kazanacak.
Herkes, anayasal
hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü
tarafından ihlal edildiği iddiasıyla ve kanun
yollarının tüketilmiş olması
şartıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmeli
1982 ANAYASASININ YAPI TAŞI
KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAMELER KORUNUYOR
- Kanun
hükmünde kararname başlı başına anti-demokratik bir olgu
- Esas olarak 60 Anayasa’sında
olmakla birlikte 82 anayasasında varlığı
çok güçlü bir biçim aldı.
- Askeri Darbe sonrası
dönemin önemli bir yapıtaşı oldu.
4. Çalışma ve yargılama usulü
MADDE 149.
|
D. Askerî Yargıtay
MADDE 156. – Askerî Yargıtay,
askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
Ayrıca, asker kişilerin kanunla gösterilen belli davalarına ilk
ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Askerî Yargıtay üyeleri birinci
sınıf askerî hâkimler arasından Askerî Yargıtay Genel
Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boş
yer için göstereceği üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.
Askerî Yargıtay Başkanı, Başsavcısı,
İkinci Başkanı ve daire başkanları Askerî Yargıtay
üyeleri arasından rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar.
Askerî Yargıtayın kuruluşu,
işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin
bağımsızlığı, hâkimlik
teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine
göre kanunla düzenlenir.
E. Askerî Yüksek İdare Mahkemesi
MADDE 157. – Askerî Yüksek
İdare Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile,
asker kişileri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idarî işlem
ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk
ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan
uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.
Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin
askerî hâkim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan
olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli
oy ile birinci sınıf askerî hâkimler arasından her boş yer
için gösterilecek üç aday içinden; hâkim sınıfından olmayan
üyeleri, rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından,
Genelkurmay Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç
aday içinden Cumhurbaşkanınca seçilir.
Askerî hâkim sınıfından olmayan
üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır.
Mahkemenin Başkanı, Başsavcı
ve daire başkanları hâkim sınıfından olanlar arasından rütbe
ve kıdem sırasına göre atanırlar.
Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin
kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin
ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik
teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine
göre kanunla düzenlenir.
III. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu
MADDE 159. – Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik
teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.
Kurulun Başkanı, Adalet Bakanıdır.
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir.
Kurulun üç asıl
ve üç yedek üyesi Yargıtay GenelKurulunun, iki asıl ve iki yedek
üyesi Danıştay Genel Kurulunun kendi üyeleri arasından, her üyelik
için gösterecekleri üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler
yeniden seçilebilirler. Kurul,
seçimle gelen asıl üyeleri arasından bir başkanvekili seçer.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu;
adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını mesleğe kabul etme,
atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme ve birinci sınıfa
ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler
hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden uzaklaştırma
işlemlerini yapar. Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin veya bir hâkimin veya savcının
kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin
yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara
bağlar. Ayrıca Anayasa ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine
getirir.
Kurul kararlarına
karşı yargı mercilerine başvurulamaz.
Kurulun görevlerini yerine getirmesi,
seçim ve çalışma usulleriyle itirazların Kurul bünyesinde incelenmesi
esasları kanunla düzenlenir.
Adalet Bakanlığının merkez kuruluşunda
geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıların
muvafakatlarını alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.
Adalet Bakanı
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ilk toplantısında onaya sunulmak
üzere, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde hizmetin aksamaması
için hâkim ve savcıları geçici yetki ile görevlendirebilir.
I. Planlama
MADDE 166. – Ekonomik, sosyal
ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde
dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının
döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını
planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.
Planda millî tasarrufu ve üretimi
artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı,
yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda
toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde
kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre
gerçekleştirilir.
Kalkınma planlarının hazırlanmasına,
Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmasına, uygulanmasına, değiştirilmesine
ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin
usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
GEÇİCİ
MADDE 15. – 12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu
toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını
oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini
Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Millî Güvenlik
Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin,
2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma
Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında
cezaî, malî veya hukukî sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve
bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.
Bu karar ve tasarrufların idarece
veya yetkili kılınmış organ, merci ve görevlilerce uygulanmasından
dolayı, karar alanlar, tasarrufta bulunanlar ve uygulayanlar hakkında
da yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
(Son fıkra mülga:
3.10.2001-4709/34 md.)
|
D. Askerî Yargıtay
MADDE 156. – Askerî Yargıtay,
askerî mahkemelerden verilen karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
Ayrıca, asker kişilerin kanunla gösterilen belli davalarına ilk
ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Askerî Yargıtay üyeleri birinci
sınıf askerî hâkimler arasından Askerî Yargıtay Genel
Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli oyla her boş
yer için göstereceği üçer aday içinden Cumhurbaşkanınca
seçilir.
Askerî Yargıtay Başkanı, Başsavcısı,
İkinci Başkanı ve daire başkanları Askerî Yargıtay üyeleri arasından
rütbe ve kıdem sırasına göre atanırlar.
Askerî Yargıtayın kuruluşu,
işleyişi, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin
bağımsızlığı ve
hâkimlik teminatı esaslarına
göre kanunla düzenlenir
E. Askerî Yüksek İdare Mahkemesi
MADDE 157. – Askerî Yüksek
İdare Mahkemesi, askerî olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile,
asker kişileri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idarî işlem
ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk
ve son derece mahkemesidir. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan
uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz.
Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin
askerî hâkim sınıfından olan üyeleri, mahkemenin bu sınıftan
olan başkan ve üyeleri tamsayısının salt çoğunluğu ve gizli
oy ile birinci sınıf askerî hâkimler arasından her boş yer için
gösterilecek üç aday içinden; hâkim sınıfından olmayan üyeleri,
rütbe ve nitelikleri kanunda gösterilen subaylar arasından, Genelkurmay
Başkanlığınca her boş yer için gösterilecek üç aday içinden
Cumhurbaşkanınca seçilir.
Askerî hâkim sınıfından olmayan
üyelerin görev süresi en fazla dört yıldır.
Mahkemenin Başkanı, Başsavcı
ve daire başkanları hâkim sınıfından olanlar arasından rütbe
ve kıdem sırasına göre atanırlar.
Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin
kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin
ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve
hâkimlik teminatı esaslarına
göre kanunla düzenlenir.
III. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu
MADDE 159. –
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı
ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar.
Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu yirmiiki asıl ve oniki yedek
üyeden oluşur; üç daire halinde
çalışır.
Kurulun Başkanı Adalet
Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir.
Kurulun, dört
asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının
hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan
öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından
Cumhurbaşkanınca, üç asıl ve üç yedek
üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki
asıl ve iki yedek üyesi Danıştay
üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek
üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi
üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek
üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı
gerektiren nitelikleri yitirmemiş
adlî yargı hâkim ve savcıları
arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca,
üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa
ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş
idarî yargı hâkim ve savcıları
arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir. Süresi biten üyeler
yeniden seçilebilir.
Kurul
üyeliği seçimi, üyelerin görev süresinin dolmasından
önceki altmış gün içinde yapılır. Cumhurbaşkanı tarafından
seçilen üyelerin görev süreleri dolmadan Kurul
üyeliğinin boşalması durumunda, boşalmayı takip eden altmış
gün içinde, yeni üyelerin seçimi yapılır. Diğer
üyeliklerin boşalması halinde, asıl
üyenin yedeği tarafından kalan süre tamamlanır.
Yargıtay,
Danıştay ve Türkiye Adalet Akademisi genel kurullarından seçilecek
Kurul üyeliği için her üyenin, birinci sınıf adlî
ve idarî yargı hâkim ve savcıları
arasından seçilecek Kurul üyeliği için her hâkim ve savcının;
ancak bir aday için oy kullanacağı seçimlerde, en fazla oy alan
adaylar sırasıyla asıl ve yedek
üye seçilir. Bu seçimler her dönem için bir defada ve gizli oyla
yapılır.
Kurulun,
Adalet Bakanı ile Adalet Bakanlığı
Müsteşarı dışındaki asıl üyeleri, görevlerinin devamı
süresince; kanunda belirlenenler dışında başka bir görev alamazlar
veya Kurul tarafından başka bir göreve atanamaz ve seçilemezler.
Kurulun
yönetimi ve temsili Kurul Başkanına aittir. Kurul Başkanı
dairelerin çalışmalarına katılamaz. Kurul, kendi
üyeleri arasından daire başkanlarını
ve daire başkanlarından birini de başkanvekili olarak seçer. Başkan,
yetkilerinden bir kısmını başkanvekiline devredebilir.
Kurul,
adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarını
mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, yükselme
ve birinci sınıfa ayırma, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun
görülmeyenler hakkında karar verme, disiplin cezası verme, görevden
uzaklaştırma işlemlerini yapar; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin
kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki
tekliflerini karara bağlar; ayrıca, Anayasa ve kanunlarla verilen
diğer görevleri yerine getirir.
Hâkim
ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere
(hâkimler için idarî nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp
yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı
veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin
sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını
araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemleri,
ilgili dairenin teklifi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanının
oluru ile Kurul müfettişlerine yaptırılır. Soruşturma ve inceleme
işlemleri, hakkında soruşturma ve inceleme yapılacak olandan daha
kıdemli hâkim veya savcı eliyle de yaptırılabilir.
Kurulun meslekten
çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz.Kurula bağlı
Genel Sekreterlik kurulur. Genel Sekreter, birinci sınıf hâkim ve
savcılardan Kurulun teklif ettiği
üç aday arasından Kurul Başkanı
tarafından atanır. Kurul müfettişleri ile Kurulda geçici veya sürekli
olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak
atama yetkisi Kurula aittir. Adalet
Bakanlığının merkez,
bağlı ve ilgili kuruluşlarında
geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettişlerini
ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç
denetçileri, muvafakatlerini
alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.
Kurul
üyelerinin seçimi, dairelerin oluşumu ve
işbölümü, Kurulun ve dairelerin görevleri, toplantı
ve karar yeter sayıları,
çalışma usul ve esasları, dairelerin
karar ve işlemlerine karşı yapılacak
itirazlar ve bunların incelenmesi usulü ile
Genel Sekreterliğin kuruluş ve görevleri
kanunla düzenlenir.
1. Planlama; Ekonomik
ve Sosyal Konsey
MADDE 166. – Ekonomik, sosyal
ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde
dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının
döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını
planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak Devletin görevidir.
Planda millî tasarrufu ve üretimi
artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı,
yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda
toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde
kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre
gerçekleştirilir.
Kalkınma planlarının hazırlanmasına,
Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanmasına, uygulanmasına, değiştirilmesine
ve bütünlüğünü bozacak değişikliklerin önlenmesine ilişkin
usul ve esaslar kanunla düzenlenir.
Ekonomik ve sosyal
politikaların oluşturulmasında hükümete istişarî
nitelikte görüş bildirmek amacıyla Ekonomik ve Sosyal Konsey kurulur.
Ekonomik ve Sosyal Konseyin kuruluş
ve işleyişi kanunla düzenlenir.
Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının geçici 15 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
.
|
D. Askerî Yargıtay
- Askeri
Yargıtay lağvedilmiyor
- Askeri Yargıtay,
Milli güvenlik Konseyi, Askeri Mahkemeler, askeri yüksek idari mahkemesi
ile birlikte askeri vesayetin en önemli kurumlarından biri.
- Bu
ülkede iki Yargıtay olması anlamına geliyor.
E. Askerî Yüksek İdare Mahkemesi
- ASKERİ
VESAYETİN EN ÖNEMLİ KURUMLARINDAN
OLAN ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ
( ASKERİ DANIŞTAY) LAĞVEDİLMİYOR
- 1971'de kurulan Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi’nin ülkede paralel
bir yargı sistemi oluşturduğu ve lağvedilmesi gerektiği yıllardır
tartışılıor.
ASKERİ VESAYETİN KALDIRILMASI
İÇİN
- Genelkurmay
Başkanlığı Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmalı
- Askeri
Yargıtay ve Danıştay kaldırılmalı.
- Yaş
kararları istisnasız yargı denetimine açılmalı
- Askeri yargı,
disiplin suçlarıyla sınırlanmalı.
- Bu talepler, hukukçular,
siyasi partiler, yüksek yargının
üyeleri ve kurul başkanları tarafından yıllardır dile getirildi.
- CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlu da MGK’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması
gerektiğini ifade etti.
- Yani AKP’nin
askeri vesayetin kaldırılması konusunda meclisten ve yüksek yargıdan
destek görmeyeceği tezi de baştan sona yalan
“askerlik
yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi
olması şartı aranmaz.” ibaresi
ile sivil kişilerin askeri mahkemelerde yargılanması
hükmü korunuyor.
III. Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu
- ADALET
BAKANININ HSYK İÇİNDEKİ YERİ VE YETKİLERİ
YARGI BAĞIMSIZLIĞINI ORTADAN KALDIRIYOR
- Paketin yargıda yaptığı
düzenlemeler, hak ve özgürlükleri koruyan adil bir yargı
sistemini değil, AKP’nin ya da çoğunluk partisinin yargısal iktidarını
hedefliyor.
- Anayasa değişikliğinde,
Adalet Bakanının yetkileri azaltılmadı.
- Kurula
yine Bakan başkanlık ediyor, müsteşar yine doğal
üye
- Kurulun genel sekreterini
gösterilen adaylar arasından Bakan seçip atıyor.
- Yargıçlar ve savcılar
hakkında soruşturma açılmasına Bakan izin veriyor.
- Kurula bağlı
Adalet Müfettişleri, Adalet Bakanı
kurulun başkanı olduğu için fiilen yine bakana bağlı
olarak çalışıyor
- Adalet
Bakanının başkan, Müsteşarın doğal
üye olması, 1982 Anayasası kabul edildiğinden beri tartışma konusu. Avrupa Birliği uzmanlarının hazırladıkları
raporlarda Bakan ve Müsteşarın Kuruldan
çıkarılması gerektiği belirtiliyor.Avrupa Birliğine
üyeliğin gereği olarak gösterilen değişiklikte bu konudaki düzenlemeler
aynen korunuyor.
HSYK KARARLARI YİNE
YARGI DENETİMİ DIŞINDA
- Yalnızca meslekten
çıkarma cezasına yargı yolu açık.
- Avrupa
konseyi, yıllardır, herhangi bir istisna olmaksızın kurul kararlarının
yargı denetimine açılmasını talep ediyor
- HÂKİMLERİN
BAĞIMSIZLIĞINA DAİR AVRUPA KONSEYİ
TAVSİYESİ UYARINCA ADALET BAKANI VE MÜSTEŞARI HSYK YER ALMAMASI
İÇİN ANAYASANIN 159. MADDESİ DEĞİŞTİRİLMELİ
1. Planlama; Ekonomik
ve Sosyal Konsey
|
EKONOMİK
VE SOSYAL KONSEY (ESK) HÜKÜMET ve
İŞVEREN POLİTİKALARINI ONAYLAMA ARACI
- ESK Yasası
yürürlüğe girdiği 2001’den beri
tartışma konusu.
- Konsey”e
emekçilerin ve toplumun aleyhine anayasal güvence kazandırılıyor.
- Ekonomik ve Sosyal Konsey,
hemen her ülkede toplumsal kesimlerin geniş
ve kapsamlı temsiline dayalı, etkin ve katılımcı tartışmalarla
hükümetlere görüş sunan kurumlar olarak tanımlanıyor.
- İşçi, işveren ve
hükümet tarafı dışında, gündemdeki konularla ilgili
örgüt ve kurumlar çağrılarak, toplumun tüm kesimlerinin
görüşlerini yansıtması sağlanıyor
- Konseye
en geniş katılım amaçlanıyor
- Türkiye’deki
Ekonomik ve Sosyal Konsey’in oluşumu, katılımcıları,
çalışmaları ve toplanma biçimi, diğer
ülkelerdeki örneklerden çok farklı
- Ekonomik ve Sosyal Konseyi
işlevsel kılacak toplumsal örgütlülük,
örgütlenme özgürlüğü yasalarca engelleniyor.
- Örgütlenme
özgürlüğü olmadan, ESK içinde
toplumsal güç dengelerini asgari düzeyde bile
“eşitlemek” mümkün değil
- Konsey”de
ekonomik gücü olanların kuralları
dayatılıyor
- Kurula
Başbakan başkanlık ediyor, konseyi ağırlıklı
olarak hükümet üyeleri ( neredeyse tüm bakanlıklar) oluşturuyor
- Gündeminin belirlenmesinde,
toplanmasında ve çağrılı örgütlerin belirlenmesinde Başbakan
tek yetkili
- Konseyin, yasada belirlenmiş
üyeleri olarak Hükümet, işveren ve sermaye grupları
yeterince güçlü bir taraf oluşturduğu halde,
Başbakan çağırdığı derneklerle bu dengeyi daha da
bozuyor
- BUNA
KARŞILIK
birçok emek örgütü ve meslek kuruluşları
Konsey çalışmalarına katılamıyor.
- Bölgesel
asgari ücret gibi emekçi düşmanı uygulamaların
önü açıyor
- Anayasa değişikliği
zaten işlevsiz olan Konsey’in kuruluş
ve işleyiş hükümlerini yasama organının yani meclis
çoğunluğunun takdirine bırakılıyor
ÇÜNKÜ
- DİSK’in de dahil olduğu
Konsey üyesi kuruluşların ESK’nın daha iyi işlemesi ve geniş
katılımın sağlanması konusunda
hazırladıkları alternatif yasa taslağı
dikkate alınmadı.
- Hükümet,
SSGSS, sendikal haklar ve ESK’nın
göstermelik bir kurum olmak çıkması
için hiçbir adım atmadı.
- Üç ayda bir olağan
olarak toplanması gereken ESK, 19 ay
aradan sonra toplantıya çağrıldı.
- Gündemi
ilgilendiren toplumsal kesimler, toplantıya
çağrılmadı, dışarıda bırakıldı.
- Sağlık konusunda
Türk Tabipler Birliği, Türk Diş
Hekimleri Birliği, Türkiye Eczacılar Birliği
çağrılmadı
- Emeklilik yaşının
65’e çıkarılarak 9 bin gün prim
ödenmesinin ve emekli aylıklarının konuşulduğu toplantıya, emekli
örgütleri çağrılmadı
- KESK,
Memur-Sen, Türkiye Barolar Birliği,
TMMOB, TÜRMOB, basın emekçileri
dışarıda bırakıldı.
SSGSS
YASASI KONSEY YOLUYLA TARTIŞILMIŞ
GİBİ MEŞRULAŞTIRILDI.
- ESK’nın gündemindeki
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
yasasındaki değişiklikler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
tarafından hazırlandı. Hükümete sunuldu.
Hükümet onaylayıp, meclise iletti.
- Tasarı,
Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından alt komisyona gönderildi.
- Bu süreçte IMF ile
pazarlık sürdü. Şubat 2008’de imzalanacak
“niyet mektubunun içeriği ve kapsamında
yasanın nasıl yer alacağı” belirlendi
- Yasanın
Ocak 2008’de bu haliyle mecliste kabul edileceği
Bakanlarca birçok kez duyuruldu. ESK sürecin bütününde
işlevsizleştirildi
- DİSK, Hükümet’in
bu tutumu karşısında, ESK toplantılarına katılmayacağını
açıkladı
- DİSK, Avrupa Birliği
Karma İstişare Komitesi Eş Başkanlığı
görevini de terk etti.
- Ekonomik
ve Sosyal Konsey, toplumsal tarafların
güçlerini eşitleyen bir yapıya
ve toplumsal barışa katkı yapacak bir işlerliğe kavuşturacak
biçimde yeniden yapılandırılmalı.
|
|
12 EYLÜL ANAYASASIYLA
HESAPLAŞILMIYOR
Anayasa değişikliği,
izlenen yöntem ve içerik bakımından
12 Eylül’le hesaplaşmıyor; 1982 Anayasasının ruhunu aynen koruyor.
- 1982 Anayasası
birey karşısında devleti, devlet içinde yürütmeyi ve yürütme
içinde de Cumhurbaşkanını güçlendirdi
- Değişiklik paketi
Cumhurbaşkanının sistem içindeki konumu
güçleniyor. Cumhurbaşkanına tanınan yetkiler korunuyor.
- Paket
toplumsal kesimlerin tartışma süreçleri dışarıda bırakılmasıyla
hazırlanıp topluma dayatıldı. Toplumun yeni anayasa ihtiyacı
yok sayıldı.
- 12
Eylül’ün ürünü yüzde onluk seçim barajı, tüm toplumsal kesimlerin
barajın düşürülmesine yönelik taleplerine rağmen korundu. Demokratik
siyaset engellendi.
- Parlamento içi ve dışı
muhalefetin itirazları hiçe sayılarak
meclisten geçirildi.
- Toplumsal uzlaşmaya
dayanmayan bir paketi referandumla meşrulaştırılma yoluna gidildi.
- Hazırlanış süreci
ve halkoylamasına sunuluşundaki dayatmacı, seçmen iradesini yok
sayan antidemokratik yöntem 12 Eylül’ü aratmıyor.
Anayasa değişikliği,
1982 Anayasasının temel felsefesinden kopmak yerine bunu pekiştiriyor
- Geçici 15. maddenin
kaldırılması, anayasada kısmi değişiklikler yapan bir paketin
konusu olamaz
- 15. Maddenin kaldırılması,
kendini bu maddeyle güvenceye alan askeri vesayet rejiminin top yekûn
ortadan kaldırılması anlamına gelmeli
- “15. Maddeyi kaldırdık”
diyerek toplumun geçmişle hesaplaşma ihtiyacı karşılanamaz, tam
tersine bu ihtiyacın üstü örtülür
- Bu hesaplaşma dayatmacı
ve anti-demokratik bir anayasa paketiyle değil,
toplumsal mutabakatla hazırlanacak sivil bir Anayasa ile mümkün olabilir
Binlerce faili
meçhul ve son dönemin karanlık cinayetlerinin soruşturulmasının
önünde yasa ve yargı anlamında engel yok.
- Emekli koramiral
Atilla Kıyat 1990’lı yıllarda işlenen failli meçhullerin
devlet politikası olduğunu açıkladı.
- Yani bu cinayetlerden
dönemin devlet ve hükümet yetkilileri, başbakan, cumhurbaşkanı,
genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları ve
valiler sorumlu
- TBMM Araştırma Komisyonu,
Başbakanlık teftiş kurulu raporları
AİHM kararları, Jitem mensuplarının
itirafları, yıllardır mecliste ve yargı
organlarında.
Darbecileri yargılamaktan söz eden
AKP bu
konuda hiçbir adım atmıyor.
- Ne Hrant Dink davası
ne de faili meçhuller Ergenekon davasına
dahil edildi.
- Manisa’da
öldürülen Şerzan Kurt’un davası Eskişehir’e
- Bulanık Davası
önce Samsun’a sonra Ankara’ya alındı.
- AKP Hükümeti, 27 Nisan
2007’deki e-muhtıranın sahibini yargı
önüne çıkartmadı.
- Başbakan, Yaşar Büyükanıt’la
Dolmabahçe konuşmalarını mezara götüreceğini söyledi.
- Büyükanıt,
emekliye ayrıldığında 1 trilyonluk
özel makam aracı hediye etti.
12 EYLÜL’LE HESAPLAŞILMIYOR
YASAK SAVUŞTURULUYOR
- Bu değişiklik, 12 Eylül’ün
binlerce kamu görevlisini kapsayan sorumlularına yargı
yolu açmıyor.
- Bu dönemde işlenen
suçların zaman aşımına uğrayıp uğramadığı belli değil.
Sorumlulara yargı yolunu açıp açmadığı
belirsiz
- 1982 Anayasasının halkoylamasıyla
kabulünün bir tür af niteliği taşıyıp taşımadığı
belirsiz.
- 12 Eylül’le
hesaplaşma yalnızca geçici 15. maddenin
kaldırılmasıyla gerçekleşmez. Kapsamlı
bir “geçmişle hesaplaşma” politikası oluşturulmalı
- 12 Eylül’ün binlerce
kamu görevlisini içeren sorumlularının yargılanması
için kurumsal araçlar geliştirilmeli.
AKP’nin amacı,
12 Eylül ile yüzleşme konusunda yıllardır verilen mücadeleyle
geliştirilen iradeyi yok etmektir
15.
MADDEYLE İLGİLİ BİR GECİCİ MADDE EKLENMELİ
Geçici 15. madde kaldırılmaktadır.
15 maddenin kaldırılması;
Türkiye vatandaşlarının iradesinin mutlak
üstünlüğünü, egemenliğin kayıtsız
şartsız Türkiye vatandaşlarına ait olduğu ve bu iradeyi Türkiye
vatandaşları adına demokratik seçimle oluşturulmuş
Türkiye Büyük Millet Meclisi' dışında askeri ya da sivil hiçbir
kurum ve kişinin kullanamayacağını
teyit eder.
Buna teşebbüs eden, asker
ya da sivil kişiler Türkiye Cumhuriyeti yargı
organlarınca( sivil mahkemelerde) yargılanır.
- Hükümet,
Adalet bakanının çağırısıyla, bütün siyasi partilerin beş
temsilciyle meclis dışındaki siyasi partilerin ikişer temsilciyle
katılacağı, akademisyenler, hukukçular ve sivil toplum
örgütlerinin de temsil edileceği bir meclis komisyonu oluşturmakla
yükümlü kılınmalı
- 12 Eylül askeri darbesinden
sonra bütün anayasal hak ve özgürlüklerdeki ihlallerin temel hak
ve özgürlükler, fikir ve ifade özgürlükleri, yerleşme ve seyahat
etme, çalışma, sendika kurma grev ve toplu sözleşme haklarının
kaldırılması, işkence, ölüme sebebiyet verme, görev ve sorumluluklarını
kötüye kullanma, görev ve sorumluluklarından dolayı
çıkar elde etme, mesleklerini yerine getirirken temel mesleki ilkeleri
ile hak ve özgürlükleri çiğneme gibi suçlarla ilgili olarak gerekli
meclis komisyonlarını kurulmalı.
- Bunları
bütün vatandaşların ulaşacağı
şekilde duyurma ve çalıştırmadan
Hükümet YÜKÜMLÜ kılınmalı.
|
|
GEÇİCİ
MADDE 18 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa
Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri asıl
üye sıfatını kazanır.
Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde,
Türkiye Büyük Millet Meclisi bir
üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun ve bir
üyeyi de baro başkanlarının gösterecekleri
üçer aday içinden seçer.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin yapacağı
üye seçimi için aday göstermek amacıyla;
a)
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş
gün içinde, Sayıştay Başkanı
adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş
gün içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona
erdiği günden itibaren beş gün içinde Sayıştay Genel Kurulunca
seçim yapılır. Her Sayıştay üyesinin
ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde en fazla oy alan
üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
b)
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş
gün içinde, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı
adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren beş
gün içinde adaylar Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına başvurur.
Başvuru tarihinin sona erdiği günden itibaren beş
gün içinde Türkiye Barolar Birliği Başkanlığının ilanında
gösterilen yer ve zamanda baro başkanları
tarafından seçim yapılır. Her bir baro başkanının
ancak bir aday için oy kullanabileceği bu seçimde, en fazla oy alan
üç kişi aday gösterilmiş sayılır.
c)
(a) ve (b) bentleri uyarınca yapılan seçimlerin sonucunda aday gösterilmiş
sayılanların isimleri seçimin yapıldığı
günü takip eden gün Sayıştay ve Türkiye Barolar Birliği başkanlıklarınca
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bildirilir.
ç)
(c) bendi uyarınca yapılan bildirimden itibaren on gün içinde Türkiye
Büyük Millet Meclisinde seçim yapılır. Her boş
üyelik için yapılacak seçimde, ilk oylamada
üye tamsayısının üçte iki ve ikinci oylamada
üye tamsayısının salt çoğunluğu aranır; ikinci oylamada salt
çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en
çok oy alan iki aday için üçüncü
oylama yapılır; üçüncü oylamada en fazla oy alan aday
üye seçilmiş olur.
Cumhurbaşkanı,
birer üyeyi Yargıtay ve Danıştay kontenjanlarından olan ilk
üyeliklerin boşalmasından sonra Yükseköğretim Kurulunun kendi
üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal
bilimler dallarında görev yapan öğretim
üyeleri arasından göstereceği üçer aday içinden seçer.
Anayasa
Mahkemesi üyeliğine aday gösteren kurumların halen mevcut
üyeleri ile kendi kontenjanlarından seçilmiş
yedek üyeler, tamamlama seçiminde göz
önünde bulundurulur. Anayasa Mahkemesinde halen belli görevlere seçilmiş
olanların bu sıfatları seçilmiş
oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihte üye olanlar yaş
haddine kadar görevlerine devam ederler.
Bireysel
başvuruya ilişkin gerekli düzenlemeler iki yıl içinde tamamlanır.
Uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel
başvurular kabul edilir.
|
GEÇİCİ
MADDE 18
AKP KENDİ
ANAYASA MAHKESİNİ OLUŞTURUYOR
- Cumhurbaşkanı
tarafından atanan hali hazırdaki yedek
üyelerin Anayasa değişikliğin kabul edilmesi durumunda
“asıl üye” olacaklarını öngören
geçici düzenleme cumhurbaşkanının vesayetini güçlendiriyor.
ÇÜNKÜ
- Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, 5 Aralık 2008’den bu yana
Anayasa Mahkemesine, üç yedek ile iki asıl
üye seçti.
- Önümüzdeki bir yıl
ise iki üyelik daha boşalacak
- Böylece
Gül Anayasa Mahkemesi üzerinde büyük bir bir etkiye sahip olacak.
BİREYSEL BAŞVURU
GÖSTERMELİK DÜZENLENİYOR
- Hukukçular
İki yıllık hazırlık süresini
çok kısa bulunuyor.
- Anayasa
şikâyeti kurumunun, temel hak ve
özgürlükler alanında zorunlu kıldığı teorik bilginin edinilmesi,
karşılaştırmalı örneklerin incelenmesi gerekiyor.
- Anayasa mahkemesi
üyeleri ile yüksek mahkemelerden başlayarak alt derece mahkemelerinin
üyelerinin eğitimleri için beş
yıllık iyi yapılandırılmış bir eğitim süreci kaçınılmaz.
- Yani iki yıllık süre,
bu değişikliğin AKP tarafından makyaj olarak konulduğunu en azından
bu kurumla ilgili bir fikir sahibi olunmadığını
gösteriyor.
|
|
GEÇİCİ
MADDE 19 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
otuz gün içinde aşağıda belirtilen esas ve usuller dahilinde Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri seçilir:
a)
Cumhurbaşkanı, hâkimlik mesleğine alınmasına engel bir hali olmayan;
yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında
en az onbeş yıldan beri görev yapan
öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile meslekte fiilen onbeş
yılını doldurmuş avukatlar arasından dört
üye seçer. Cumhurbaşkanı, üst kademe yöneticileri arasından seçeceği
Kurul üyesini, bakanlık, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı,
valilik, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, kamu kurum ve kuruluşlarında
genel müdürlük veya teftiş kurulu başkanlığı
görevlerini yapanlar arasından seçer.
b)
Yargıtay Genel Kurulu, Yargıtay üyeleri arasından
üç asıl ve üç yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren yedi gün içinde Yargıtay Birinci Başkanı
adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün
içinde adaylar Birinci Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin
sona erdiği günden itibaren onbeş
gün içinde Yargıtay Genel Kurulu seçim yapar. Her Yargıtay
üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği seçimde, en fazla
oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek
üye seçilmiş olur.
c)
Danıştay Genel Kurulu, Danıştay
üyeleri arasından iki asıl ve iki yedek
üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yedi
gün içinde Danıştay Başkanı
adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün
içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği
günden itibaren onbeş gün içinde Danıştay Genel Kurulu seçim
yapar. Her Danıştay üyesinin sadece bir aday için oy kullanabileceği
seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek
üye seçilmiş olur.
ç)
Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulu, kendi
üyeleri arasından, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bir asıl
ve bir yedek üye seçer. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren yedi gün içinde Türkiye Adalet Akademisi Başkanı
adaylık başvurusunu ilan eder. İlan tarihinden itibaren yedi gün
içinde adaylar Başkanlığa başvurur. Başvuru tarihinin sona erdiği
günden itibaren onbeş gün içinde Türkiye Adalet Akademisi Genel
Kurulu seçim yapar. Her üyenin sadece bir aday için
oy kullanabileceği seçimde, en fazla oy alan adaylar sırasıyla asıl
ve yedek üye seçilmiş olur.
d)
Yedi asıl ve dört yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa
ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş
olan adlî yargı hâkim ve savcıları
arasından, adlî yargı hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim
Kurulunun yönetim ve denetiminde seçilir. Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren beş gün içinde Yüksek Seçim Kurulu adaylık
başvurularını ilân eder. İlân tarihinden itibaren
üç gün içinde adaylar Yüksek Seçim Kuruluna başvurur. Başvuru
tarihinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde Yüksek Seçim
Kurulu adayların başvurularını inceler ve aday listesini belirleyerek
ilân eder. Takip eden iki gün içinde bu listeye karşı itiraz edilebilir.
İtiraz süresinin sona erdiği günden itibaren iki gün içinde itirazlar
incelenir, sonuçlandırılır ve kesin aday listesi ilân edilir. Yüksek
Seçim Kurulunun kesin aday listesini ilân ettiği tarihten sonraki
ikinci Pazar günü her ilde, il seçim kurulunun yönetim ve denetimi
altında yapılacak seçimlerde, o ilde ve ilçelerinde görev yapan
hâkim ve savcılar oy kullanır. İl seçim kurulları
o ilde oy kullanacak hâkim ve savcıların sayısına göre sandık
kurulları oluşturur. Sandık kurullarının işlem, tedbir ve kararlarına
karşı yapılan şikâyet ve itirazlar il seçim kurulunca karara bağlanır.
Adaylar propaganda yapamazlar; sadece, Yüksek Seçim Kurulu tarafından
belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde
özgeçmişlerini bu iş için tahsis edilmiş
bir internet sitesinde yayımlayabilirler.
Bu seçimlerde her seçmen sadece bir aday için oy kullanabilir. Seçimlerde
en çok oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek
üye seçilmiş olur. Kullanılacak oy pusulalarıyla ilgili diğer
hususlar Yüksek Seçim Kurulu tarafından belirlenir. Yüksek Seçim
Kurulu, oy pusulalarını kendisi bastırabileceği gibi gerektiğinde
uygun göreceği il seçim kurulları
vasıtasıyla bastırmaya da yetkilidir. Yapılacak seçimlerde, 26/4/1961
tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri
Hakkında Kanunun bu bende aykırı
olmayan hükümleri uygulanır.
e)
Üç asıl ve iki yedek üye birinci sınıf olup, birinci sınıfa
ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş
idarî yargı hâkim ve savcıları
arasından, idarî yargı
hâkim ve savcıları tarafından Yüksek Seçim Kurulunun yönetim
ve denetiminde seçilir. Bölge idare mahkemelerinin bulunduğu illerde,
il seçim kurulunun yönetim ve denetimi altında yapılacak bu seçimlerde,
o bölge idare mahkemesinde ve yargı
çevresi içerisinde kalan yerlerde görev yapan idarî
yargı hâkim ve savcıları oy kullanır. Bu seçimler hakkında da
(d) bendi hükümleri uygulanır.
Birinci
fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca seçilen Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulunun asıl
üyeleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki otuzuncu
günü takip eden iş günü görevlerine başlarlar.
Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun Yargıtay ve Danıştaydan gelen asıl ve yedek
üyelerinin görevleri, seçilmiş
oldukları sürenin sonuna kadar devam eder. Bunlardan, Yargıtaydan
gelen üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın
(b) bendi uyarınca seçilenler; Danıştaydan gelen
üyelerden görev süresini tamamlayanların yerine birinci fıkranın
(c) bendi uyarınca seçilenler, sırayla göreve başlarlar.
Birinci
fıkranın (b) ve (c) bentleri uyarınca seçilen
üyelerden, üçüncü fıkra uyarınca göreve başlayanların görev
süresi, birinci fıkranın (a), (ç), (d) ve (e) bentleri uyarınca
seçilen diğer Kurul üyelerinin görev süresinin bittiği tarihte
sona erer.
İlgili
kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kuruluna seçilen asıl üyeler, Yargıtay daire başkanı
için ilgili mevzuatında öngörülen tüm malî
ve sosyal haklar ile emeklilik hakkından aynen yararlanırlar. Ayrıca,
Kurulun Başkanı dışındaki asıl
üyelerine, (30000) gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan
katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda aylık ek tazminat
ödenir.
İlgili
kanunlarda düzenleme yapılıncaya kadar, Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu;
a)
Anayasa hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, yürürlükteki kanun
hükümlerine göre Kurul şeklinde
çalışır.
b)
İkinci fıkra uyarınca asıl
üyelerinin göreve başladığı
tarihten itibaren bir hafta içinde Adalet Bakanının başkanlığında
toplanır ve bir geçici Başkanvekili seçer.
c)
En az onbeş üye ile toplanır ve
üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar verir.
ç)
Sekreterya hizmetleri Adalet Bakanlığı tarafından yürütülür.
Kurul
müfettişleri ile adalet müfettişleri atanıncaya kadar, mevcut adalet
müfettişleri, Kurul müfettişi ve adalet müfettişi sıfatıyla
görev yaparlar.
Bu
madde hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıncaya
kadar uygulanır.
|
GEÇİCİ
MADDE 19
1982 ANAYASASININ
SORUNLARI AYNEN KORUNUYOR
- HSYK’nın
üye sayısının artırılması, tüm
üyelerin Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi uygulamasına son verilmesi,
üyelerin yalnızca yüksek mahkemelerden seçilmemesi olumlu değişiklikler
olarak görülüyor
- Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun, yargıçlar için ayrı, savcılar
için ayrı kurullar biçiminde yapılandırılması
gerektiği, 1982 Anayasası’ndan
beri dile getirildi.
- 1961 Anayasasında
“Yüksek Hâkimler Kurulu” ile
“Yüksek Savcılar Kurulu” birbirinden ayrı, farklı
ve bağımsız, anayasal yüksek yargı
organ organları olarak düzenlenmişti
- Anayasa
değişikliğinde bu durum dikkate alınmadı, Mevcut yapı
korundu
- Yargıtay ve Danıştay’ın
Kurul içindeki ağırlığını zayıflatıldı.
Yargıtay’dan 3, Danıştay’dan 2, birinci sınıf adlî
yargı yargıç ve savcıları arasından 10, idari yargı
yargıç ve savcıları arasından 3
üye seçilecek.
- Bu tür kurulları
oluştururken dikkate alınan geleneklere göre, mesleğin başındaki,
daha alt derece mahkemelerin yargıç ve savcılarının
yükselme beklentisi içine girebilecekleri kabul edilmekte.
- Yükselme
beklentisi içinde olan yargıç ve savcıların, kurulda bakanlığın
ağırlığı ve etkisi de düşünüldüğünde,
daha kolay yönlendirilebileceği endişesi doğuyor.
- Birinci sınıf yargıçlar
ve savcılar için ayrı kontenjan belirtilmedi. Yani hepsi savcı
ya da hepsi yargıç olabilir.
- Birinci
sınıf olma” yalnızca seçilme koşulu olarak belirlendi.
- Birinci sınıf yargıç
ve savcılar kendi aralarında seçim yapmayacak, bu seçime tüm yargıç
ve savcılar katılacak.
|
|
MADDE
26 – Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer ve halkoyuna sunulması
halinde tümüyle oylanır. |
|
|
|
|
|
|
|